Sorularla islamiyet-10->CEVAP: Masonluk, alçak sömürgeciliğin yardımı ile ortaya çıkmış Yahudiliğin en çirkin tuzaklarından biridir.
Masonluk gizli yıkıcı bir topluluğun adıdır. Kelimenin asıl anlamı "Özgür yapı ustası"dır. Sadece Mason kelimesi bu anlamın ne aslıdır, ne de tercümesidir. Çünkü masonluğu ifade eden deyim aslında iki Fransızca kelimeden oluşur. Bunlardan biri "franc" olup anlamı "Özgür" demektir. İkinci kelime ise "Maçonnerie" olup anlamı "Yapı Ustası" demektir. Bu iki kelime birlikte olmak üzere anlamı "özgür yapı ustası" demektir.
Bunun içindir ki masonluğa bağlı olanların cemiyetine "Özgür Yapı Ustaları Cemiyeti" denir. Aslında bunlar yalan söylemektedirler. Eğer doğru söylemiş olsalardı "Şerli Yıkıcıların Cemiyeti" demeleri gerekirdi.
Masonluk; acayip, merak uyandıran ayinleri olan bir yahudi terör cemiyetidir.
İlk kuruluşunun Hz. Süleyman'ın mabedinin yapım zamanı olduğu söylenmektedir.
Her ne kadar masonluğun başlangıcının Firavunlar zamanına, Hindistan, Yunan veya İran'a kadar gittiğini söyleyenler varsa da, Masonluğun miladi 18. asırda oluştuğu görüşünde olanlar da vardır. 1616 tarihinde Haçlı Gül Cemiyeti tarafından kurulduğu söylenmiştir. Kimilerine göre Haçlı savaşları sırasında kurulmuştur. İhtimal ki bu şer fikri ortaya koymak için birden çok girişim olmuştur. Fakat çeşitli faktörler bunu engellemiş, nihayet 18. yüzyılda resmen ortaya çıkmıştır.
Bundan dolayıdır ki bazı tarihçiler şöyle demişlerdir: Öz olarak ifade edilirse, Özgür Yapı Ustaları Cemiyetinin esasları tek bir kaynağa dayanmaz. İhtimal ki -daha önce dile getirilen- kaynakların hepsinden yararlanmış olmasıdır. Bu cemiyetin maddi sistemi Romalılardaki ortaçağ döneminin yapı ustaları cemiyetinden alınmıştır.
Aynı cemiyetin prensibleri patriklerin öğretilerinden ve putperestlerin sırlı fikirlerinden alınmıştır.
Bununla beraber bu esrarlı fikirler onlara Roma cemiyetinden de gelse, İranlılardan da gelse, Haçlı Gül Cemiyetinden de gelse 18. asır Yahudilerinden de gelse değişen bir şey yoktur. Ama masonluğun fikirlerinin kaynağının yahudilikteki "Kabala" doktrini olduğunda şüphe yoktur. Bunun en kesin delili Yahudilikteki sistem ve öğretilerin 1717 yılında kurulan en büyük mason mahfeli için esas alınması ve yahudilikteki aynı sembollerin masonluk için de kabul edilmiş olmasıdır.
Masonluk Öğretilerinin yahudilikteki kabala doktrininden alındığını destekleyen olgulardan biri de masonluktaki terimlerin, tanıtım sözcüklerinin ve makam bildiren isimlerin çoğu yahudilikte kullanılan şevler olmasıdır.
En büyük mason mahfelinde kullanılan zırh'ı bir yahudi mitolojisinin sembolü olmak üzere çizen yahudi bir kişidir.
Masonluğun en büyük hedefi Yahudilik dışındaki semavi dinleri yıkmaktır. Bunu, karşı olduğu dinlerde katı düşünceli olmaktan kaçmak düşüncesinden yardım alarak yapmaktadır. Masonluğun muradı Siyonist İsrail'in varlığının baki kalmasını temin etmek üzere Hristi-yanlığı ve İslâmiyet! yok etmektir.
Masonlar bunu işaret ederek değil, açıkça söylemektedirler. Masonların resmi yayınlarından birisinde aşağıdaki ifadeler yer almıştır:
Biz masonların dinler ile aramızdaki savaşı durdurmamız mümkün değildir. Çünkü ya onların ya da bizim zafere ulaşmamız kaçınılmazdır. Tüm ibadethanelerin kapıları kapanmadıkca sonsuza kadar bize rahat yoktur.
Prof. Seyfeddin Bostani şöyle diyor:
Masonluk dinlerle barış içinde imiş gibi görünür. Oysa masonluk yahudiliğin dışındaki dinlerle gerçekte savaş halindedir.
Masonluk ortaya çıkışından beri Hristiyanlıkla çatışma halindedir. Çünkü Hristayanlık Masonluğa zaman bakımından bitişik durumdadır. Protestanlık ortaya çıkınca masonluk onunla da barış içinde imiş gibi görünerek katolikliğe karşı savaş açtı.
İslâm dininin ortaya çıkmasından beri yahudiler ve masonlar ona açıktan açığa karşı koymakta elinden geleni eksik etmemiş, islâm'ı zayıf düşürmek için tuzaklar kurmuş ve fitneler ortaya çıkarmıştır.
Hristiyan yazarlar Hristiyanlağın düşmanı olan Masonlara keskin bir dil ile saldıran yazılar kaleme alırlar. Papa Luis Şeyho masonluğu karanlık sırlarla örtülü Hristiyanlığın ilk zamanlarında ortaya çıkan gizli cemiyetlerden saymaktadır. Ona göre Masonluk dış görünüşte bilimde ilerlemeye veya Allah'a yakınlaşmaya çağıran bir akımdır. Fakat gerçekte masonluk, ahlaksızlık ve fesat yuvasıdır. İşi gücü yalanlar uydurmak, tabiat güçlerine saygı fikrinin benimsenmesine çalışmak ve insanı Allah yerine koymaya gayret etmektir.
Tarihçi Hurter 1840 tarihinde yayınalanan kitabında şunları söylemektedir:
Altmış yıldan beri Katolik kilisesine düşmanlık besleyen gizli mason teşkilatının sistemini ve kurduğu tuzakları inceleyen sonra da bunları meşhur Albiuis (Albejuva)ların oluşturduğu grubun durumu ile karşılaştıran kimse aralarında tam bir uyum olduğunu ifade etmekten kendini alamaz. Bu uyum sadece genel prensiblerde olmayıp en ince ayrıntılarda da dikkati çekmektedir. Şöyle ki:
a. Her ikisi de insanın her türlü otoriteden sıyrılıp tam bağımsız ve özgür olmasını açıktan savunmaktadır.
b. Her ikisi de sosyal düzene, mamur şehir düzenine ve özellikle kilise kanunlarına düşmandırlar.
c. Her ikisi de gizlilik prensibinde titizdir. Teşkilatın sırrını ancak uzun süre denemeden geçirdiği kimseye açarlar. Aksi hade açıklandığında kendilerini zora sokacak bir meseleyi yabancı birine söylemek surda dursun, dost ve aile çevresinden olan birine bile söylemezler.
d. Her ikisinin de meçhul başkanları vardır. Bu başkanları ancak belli kimseler tanıyabilir. Her ikisinde de üyeler başkalarının bilmediği gizli sembol ve şifrelerle birbirlerini tanırlar.
e. Her ikisinin de mensupları kendine bir zarar gelmesinden korktuğu zaman riyakar davranıp, toplumu aldatmak için dindar görünürler.
Kesin bir ifade ile söyleyebilirim ki Avrupa'da meydana gelen kargaşa ve siyasi değişimler yarım asırdan fazla bir zamanden beri hep bu gizli teşkilatların işidir.
Oysa İslâm dini her şeyi yaratan ve herşeyde dilediğini yapan Allah'a iman etmek temeli üzerine kurulmuştur. Kur'an aşağıdaki ayetlerde bunu bildirmektedir:
Allah, O'ndan başka tanrı yoktur. O, hayydır, kayyûmdur. (Bakara/255)
Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. (Bakara/284) Dikkat et! Hâlis din yalnız Allah'ındır. (Zümer/3)
İslâmiyet bu prensibini ortaya koyarken, inkarcı ve hain masonluk, Allah'ı inkar etmekte, Allah inancının sonradan ortaya çıkmış, aslı olmayan bir şey olduğunu söylemektedir. Gizli ve dahiyane yollarla yahudiliği yaymak için dinlere savaş açan masonluk ilerici görünümü ile ortaya çıkar. Fakat gerçek yüzüyle masonluk dinleri ortadan kaldırmak, Hz. Süleyman'ın mülkünü geri getirmek ve tüm bunları Yahudilik adına yapmak durumundadır.
Bu söylediklerimizi şöyle delillendirebiliriz:
1. Mason misyonerlerden birisi şöyle diyor: "Tapınaklarımızdan birine bir müslümanan veya Hristiyanın girmesine izin veremeyiz. Şayet buna izin verirsek, gençliğinden beri inandığı şeylerden vazgeçip, kendisine öğretilen inançları bırakması, batıl inanış ve vehimlerine değer veren bir insan olmaması gerekir."
2. 1866 yılında yayınlanan bir mason neşriatmda şunlar yazılıdır:
Allah'ın varlığına dair olan tüm inançlardan masonlar olarak kurtulmak görevimizdir. Çünkü nefsin ebediliğine ve Allah'a aptal ve ahmaklardan başka inanan kalmamıştır. Biz masonlar, Allah inancını baskı ve zulmün kaynağı olarak tasavvur etmeliyiz.
3. 1895 yılı Mason yayınlarında ise şunları görmekteyiz:
Masonluk, dinin farz kıldığı tüm görevlerin insanlığa hakaret eden, insanlığın akıl ve edep yönünden mükemmel olmasını aşağılayan şeyler olduğunu kabul etmektedir.
Bir kimsenin masonluk derecesine ulaşabilmesi, ancak çocuklarının hiç bir dini ibadete katılmayacağına dair bir belge imzalaması ile gerçekleşebilir.
4. 1897 yılında yayınlanan Masonluğa dair bir belgede şunlar yer almaktadır:
Masonluğun, dindar kimseleri kabul etmemesi gerekir. Çünkü mason dindar olmaz!
5. Şark-ı A'zam locasının yöneticisi Delis 1901 yılında şöyle demiştir:
Görkemli zaferimiz 20 kuşak boyunca devam etmiştir. İşte bizim gayretli çalışmamız neticesinde yalancı ilahlar düşmüştür. Peygamberlerin yalancı olarak bilinip değerden düşmesi biz masonları sevindirir. Masonluk, tüm dinlere düşmanlık ilan edip onlarla savaşmak için kurulmuş bir teşkilattır.
6. 1903 yılındaki bir yayında şöyle denmektedir:
ibadethaneleri ve dinleri yenilgiye uğratmak yeterli değildir. Maksat dinleri yok etmektir. Dini devletten ayırdıktan sonra Allah inancı ile savaşa başlayacağız.
7. 1911 yılındaki bir yayında şöyle denmektedir:
Unutmayınız ki biz masonlar din düşmanıyız. Bunun içindir ki biz toplumumuzda gücümüz yettiğince en küçük din olgusunu yok etmeye çalışırız.
8. 1922 yılındaki bir yayında şöyle denmektedir:
Yakında dinin yerini masonluk, ibadethanelerin yerini ise mason locaları alacaktır.
9. 1923 yılında "Doğu Locası"nda verilen bir konferansta şöyle bir ifade yer almaktadır:
Masonluk tek bir din olarak ayakta kalmalıdır. Buna göre tüm dinlerin ve o dinlere uyanların yok edilmesi gerekir.
10. Yusuf Rozen Şeytan ve Ortakları isimli kitabında şöyle diyor:
33 derceye gelmiş bir mason, dinleri yok etmeye çalışmak görevi ile yükümlüdür. Çünkü dindarlık hainliktir. Amacımıza ulaşmak için kullandığımız araçların hepsi başarılı olmak şartı ile iyidir. Bize göre amaç, her türlü aracı mubah kılar.
Masonluk adamına, yerine ve zamanına göre kılıktan kılığa girer, çeşitlenir, münafıklığın en tehlikelisi masonluktur. Bu masonluğa bizim yapıştırdığımız bir yafta değildir. Bilakis tarihçi yazar Hurter'in ifade ettiği bir gerçektir.
Hurter'in açıklamasına göre masonluk gelişme gösterdiği memlekete göre şekil alır. Fransa, İtalya ve İspanya'da açıktan açığa, tepeden tırnağa küfür içinde bir masonluk görürsünüz.
İngiltere, Almanya ve Amerika'da toplumun ahlak değerlerine ve dine karşı biraz titizlik gösteren bir masonlukla karşılaşırsınız.
Masonluk başarısızlıktan korktuğu yerlerde, dine karşı olan savaşı hafifleterek sürdürür. Nitekim doğu ülkelerinde de böyledir. Fakat masonluğun prensibleri esas olarak din hakkında şüphe uyandırıp, dini yıkmak amacına yöneliktir. Ta ki yıktığı dinlerin enkazı üzerinde fanatik yahudi milliyetçiliğinin öğretilerini ve yahudiliğin Talmud esaslarını yerleştirsin.
Prof. Muhammed Anan da Gizli Cemiyetlerin ve Yıkıcı Cereyanların Tarihi isimli kitabında bu fikri desteklemektedir.
Prof. Anan'ın naklettiğine göre mason misyonerlerden Delbis 1902 yılında yaptığı bir konuşmada Hristiyanlığa ve din fikrine saldırmış, bu konuşmasında aptalca ve ahmakça Allah fikrinin -haşa- hurafe olduğunu söylemiştir. Bu masonun yaptığı konuşma şöyledir:
Din hurafesi gerçekten çok uzun sürmüştür. Fakat yalancı ilahların rolü gizli kalmış (ortaya çıkmamıştır. İnanılan Allah (geçen) yüzyıllar (sonun)da Hintlilerin, Mısırlıların, Yunanlı ve Romalıların tanrılarının yanına giderek (ortadan) kaybolmuştur. Bu milletler kendilerini tapmakların içine gömen uydurma hurafeleri uzun süre yaşatmışlardır.
Bu utanmaz ve yüzsüz ahmak adamın zırvaları nerede İslâm dininin üzerinde yükseldiği, parlak ezeli gerçek nerede? O gerçek tek Allah'ın varlığı gerçeğidir.
Hikmetli sözler söyleyen şair bunu şöyle ifade etmiştir: Her şeyin varlığı Allah'ı gösterir
Her varlık söyleyip durur Allah bir.
Kur'an'da bu açık gerçek onlarca yerde ifade edilmektedir. Bunlardan birisi aşağıdaki ayetlerdir:
Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. O ki, birbiri ile ahenktar yedi (kat) göğü yaratmıştır. Rahman olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? (Mülk/1-3)
Müsiümamn her durumda yanından (ve zihninden) ayırmaması gereken şu hadis-i nebevi de bu hakikati desteklemektedir:
İhsan, O'nu görüyormuşsun gibi Allah'a ibadet etmendir. Çünkü sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor.
Daha önce işaret edildiği üzere, bazıları Masonluğun "Kabala" -ki bazı yazarlar ona "Yahudi Kabala Doktrini" demektedir- topluluğunun etkisi altında kalarak ortaya çıktığını ifade etmişlerdi. Gerçekten kabala doktirini ile masonluk arasındaki bağ güçlüdür.
Kabala topluluğu orta çağda meydana çıkmıştır. Bir takım felsefi öğretilerle sapık büyücülerin fikirlerinin birbirine karışması ile oluşan Kabala Doktrini bir takım sırlarını, rütbelerini, ayin ve sembollerini masonluğa taşımıştır. Hatta bazı Hristiyan papazlar şöyle demişlerdir: "Masonluk bunun arkasında kendisine derelerin döküldüğü bir büyük nehir olmuştur. Bu nehire dökülen sular bir takım derneklerde meydana getirilen şer hareketleridir. Bu şer hareketler, Hristiyanlığın ilk zamanlarından itibaren başlamış 18. aşıra kadar oluşmaya devam etmiştir.
Yahudilerin masonluk hareketini bir fırsat olarak değerlendirmesi Süleyman'ın mülkünü ve Yahudi devletini geriye getirmek için bir araçtır. Bu düşüncenin üzerindeki örtüyü yıkıcı masonluk cemiyetinin kurucusu ilk oturumunda kaldırmış, şöyle demiştir: "Bizim bu cemiyetimizin amacı, dünyayı yahudiliğe döndürüp, Hristiyanlağın öğretilerini yok etmektir."
Bu yıkıcı cemiyetin kurucularından ve en büyük suçlularından biri şöyle diyor: "Bu cemiyetin görevi, isterse öldürerek veya her haram şeyi yaparak da olsa Yahudiliğin korunmasıdır."
Masonluğun yayılmasında İngiltere'nin oynadığı rolü unutmamamız gerekir.
Masonluğa başarı vaadi veren hilebaz sömürgeci İngiltere'dir. İsrail devletini ortaya çıkaran İngiltere'dir. Filistinlileri dağıtıp perişan eden İngiltere'dir.
Müslümanların ve Arabların aleyhine gerçekleşen trajediler hep İngiltere'nin başının altından çıkmaktadır.
Orada bulunan masonluğun ahtopot gibi yayılmasını sağlayan odur.
En büyük mason locasını açan en eski devlet odur.
En büyük mason locası 1717 yılında İngiltere'de kurulmuştur.
Ansiklopedia Britanica'ya başvurduğumuzda, İngiltere'den sonra doğuda ve batıda açılan en büyük mason localarının nerelerde olduğunun bir liste halinde verildiğini görmekteyiz. Bu liste şöyledir:
İlk mason locası Paris'te 1723'de, Cebel-i Tank'da 1728'de, Almanya'da 1733'de, Portekizde 1735'de, Hollanda'da 1745'de, İsviçre'de 1740'da Danimarka'da 1745'de, İtalya'da 1763'de, Belçika'da 1765rde, Rusya'da 1771'de, İsveç'de 1773'de, Hindistan'da 1752'de açılmıştır.
Masonların gizli ve manası anlaşılmaz ayinleri vardır. Bunlardan biri Loca içinde büyük insan heykeli önünde yapılan ayindir.
Bir mason masonluğa girişini ve Locaya kaydoluşunu şöyle anlatıyor:
Locaya girmezden Önce gözlerimi bağlayarak beni bir odaya aldılar. Odaya girdiğimde gözümün bağını çözdüler. Odada zayıf bir ışık vardı. Kefil bana: "Burada bekle, bir şey düşünme!" dedi. Yan tarafımda büyük bir insan heykeli vardı. İşte beşerin heykeli dediler.
Sonra kefil dönerek bana şöyle dedi: "Sen o heykeli satın almaya hazır mısın?" Ve benden paralarımı alarak odadan çıktı.
Daha sonra odaya bir başkası girdi. Evvela sol bacağımın pantolon paçasını dizime kadar sıvadı. Arkasından sağ kolumu pazıya kadar açtı. Boynumu ve göğsümü de açtı. Boynuma bir ip bağlayıp gözlerimi kapattıktan sonra ipten çekerek beni bir süre yürüttü.
O sırada boynum üzerinde kınından çıkarılmış bir kılıç bulunduğunu hissettim. Odada bulunan başkan bana: "Ne hissediyorsun?" diye sordu. Ben: "Kılıca benzer bir şeyin üzerimde olduğunu hissediyorum" cevabını verdim. Bunun üzerine başkan şöyle dedi: "Ey teşkilatımıza girmek isteyen kişi! Şunu anla ki eğer buraya ait sırları gizlemezsen bu kılıç senin hayatım tehdit etmektedir."
Bundan sonra gözümdeki bağı alıp boynumdaki ipi çözdüler. Öylesine parlak ışıklar yaktıklar ki gözlerim kamaştı. Gördüm ki odada bulunan herkes ellerinde başımın üzerinde kılıçlar, göğsüme çevirdikleri oklar tutuyorlar. Bundan sonra boynuma bir önlük astılar.
Bu mason daha sonra şöyle diyor:
Masonlukta adı "Güllü Haç" olan 18. dereceye yükseldim. Sonra 33. dereceli mason oldum. Böylece masonlukta seçkinler safında yerimi aldım. Derecemin yüksekliğine rağmen ne ben, ne de başkanımız bize gelen kapalı emirlerin ilk kaynağını bilmiyorduk.
Davet ettiği yolu, prensiblerini gizleyen masonluk nerede? İslâmiyet'in herşeyinin apaçık ortada olması nerede!
İslâm'da gizlilik, kapalılık, terör ve ne olduğu belirsiz ayinler yoktur.
İslâm dini kolaylık ve tolerans dinidir. Bunu Kur'an şu ayeti ile bildiriyor:
Peygamber, rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti. Mü'minler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey rabbi-miz! Affına sığındık, dönüş sanadır" dediler. Allah her şahsı ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef tutar. (Baraka/285-286)
Allah'ın Peygamberi de İslâm'ın temel prensiblerini şu sözüyle bildiriyor:
İslâm dini beş şey üzerine kurulmuştur:
• Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık etmek,
• Namaz kılmak,
• Zekat vermek,
• Ramazan orucunu tutmak,
• Yoluna gücü yetene hacca gitmek.
Hz. Peygamber bu açık yönlendirmesini her müslüman için geçerli olmak üzere şu sözleri ile pekiştirmiştir:
Allah'a iman et, sonra dosdoğru ol.
Nerede olursan Allah'tan kork. Yaptığın bir kötülüğün peşinden onu yok edecek bir iyilik yap. İnsanlara güzel davran.
Masonluğa giren kimseden bir yemin istenir. Bu yemin masonluğun üzerine kurulduğu terörist unsuru açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Masonluğa giren kimse şöyle yemin eder:
Saygıdeğer Locamda kainatın en büyük mühendisine yemin ederim. Burada hazır bulunanlar önünde bana tevdi edilen masonluğa ait sırları koruyacağıma, onlardan hiç bir sırrı başkasına vermeyeceğime söz veririm.
Masonluğun bana verilen sırlarını yazmayacağıma, bunları basılı olarak ortaya koymayacağıma, hiç bir kimseye bunların ne olduğunu göstermeyceğime yemin ederim. Bütün gücümle teşkilatımız mensupları dışındakilere sırlarımızın açılmasına engel olacağıma yemin ederim.
Bu yeminimi koruyacağıma ayrıca net olarak yemin ediyorum.
Kardeşlerime ve Locamız üyerine sevgi ve dostluk göstereceğim. Onlara ihtiyaç duydukları hususlarda yardım edeceğim. Gücüm yettiğince locadaki oturumlara devam edeceğim. En büyük Locanın kanunlarına itaat edeceğim.
Eğer yeminimi bozarsam boynumun vurulmasını, dilimin kökünden kesilmesini, bedenimin kuşlara ve balıklara yem olarak atılmasını hak etmiş olacağım.
Yeminimi bozarsam, benden sonra masonluğa girenlere ibret olmak üzere vücudumun mason Locasında asılmasına, sonra yakılıp küllerimin havaya saçılmasına razı oluruyorum,
Hiç bir dinin ve kanunun benimsemeyeceği bir terörist tehdit olan bu yemin masonluk için yeterli değildir. Masonluk rütbelerinde ilerleyen bir kimse başkanlarının güvenini kazanabilmek için bu ilk yeminine ilaveten bir yemin daha yapar. Bu ikinci yeminde masonluk, insan kişiliğini yok edip onu toplumundan, ailesinden, vatanından ve hükümetinden koparır.
Bu yemin şöyledir:
Ana, baba, kardeş, eş, akraba, dost, hükümdar ve başkan gibi kimselerle olan tüm bağlarımı keseceğime yemin ediyorum. Kendilerine karşı emaneti koruyacağıma, gerektiğinde itaat edip hizmet edeceğime söz verdiğim kimselerle olan ilgimi keseceğim.
Masonluğun en yakınlarla bile bağını kopartan bu uygulaması nerede? İslâm dininin tüm insan oğullarını kardeş ve insanlık yönünden akraba sayan uygulaması nerede?
Hz. Allah şöyle buyuruyor:
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yayan rabbi-nizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. (Nisa/l)
İslâm dini ana baba hukuku ile ilgili olarak şöyle buyurur:
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve ana-babanıza da iyi davranmazım kesin bir şekilde emretti. (İsra/23)
İslâm dini yöneticilere itaat hususunda da şöyle buyurur:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemr'e (idarecilere) de itaat edin. (Nisa/59)
Sahtekar masonluk kendisini üç aşamaya ayırmaktadır:
1. Sembol seviyesi olan başlangıç aşaması. Bu kısımda yahudi olmayan masonlar bulunur.
2. Orta krallak aşaması. Bu kısma yahudi olmayıp 33 derece mason olanlar girebilir.
3. Evren aşaması. Bu kısımda yahudi yöneticiler bulunur. Bunlar tüm mason localarının yönetimini üstlenirler.
İslâm dininde böyle bir kısım ve aşama olmadığı gibi İslâmiyet böyle bir şeye razı da olmaz.
Masonluk, tüm hile ve tuzaklarıyla vatan duygusunu ve her türlü faziletli milliyetçilik eğilimini yok etmeyi amaçlar.
Oysa müslümanların hislerini ifade eden bir sözde "Vatan sevgisi imandandır" denmiştir. Hz. Peygamber de bir hadisinde şöyle buyuruyor:
Her kim, milletini savunma uğrunda öldürülürse şehittir.
Günaha gömülmüş masonluk kadını çirkin bir şekilde sömürmeyi aşırı derecede ileriye götürmüştür. Amaçlarına ulaşmak, dileklerini gerçekleştirmek için kadını tuzak olarak kullanmıştır.
Masonların sivri akıllılarından biri olan Dor Foyel şu çirkin cümleyi söylemiştir:
Mutlak olarak namus telakkisi mason bay ve bayanlara göre rezil bir anlayıştır. Çünkü namus anlayışı olağan eğilime zıt düşer.
Masonluğun bu anlayışı nerede? İslâm dininin kadını her yönden kuşatıp onu koruyan, şeref ve namusun korunmasında yardımcı unsur olarak benimseyen anlayışı nerede?
Masonculuk aile yapısını yok etmek için elinden geleni yapar. Oysa İslâmiyet aileyi toplumun temel taşı sayar. Hatta İslâm'a göre ailenin oluşturduğu küçük toplulukların meydana getireceği büyük topluluklar inançlı bir milleti meydana getirir.
Masonluğun gizli öğretilerinden biri şöyledir:
İnsanları teşkilatımıza çekmenin Özünde yatan en esaslı nokta, onları ailesinden koparıp ahlakını bozmaktır. Teşkilata çekeceğiniz kişiyi cezb edip sürükleyiniz. Onu ailesinden ve çocuklarından koparınız. Ona aileye karşı görevin zorluğunu, ev hayatının zorluklarını iyi bir şekilde anlatın, ayrıca özgür yaşamayı teşvik ediniz. Öte yandan kalbine dinden usandırıp bıktırıcı fikirler sokunuz. Ondan sonra ona masonluğu sevdirecek şeyler söyleyip en yakınında bulunan bir mason locasındaki safta yerini almaya davet ediniz.
Burada karı-kocadan oluşan aileye İslâm dininin verdiği önemi hatırlatmamız yerinde olacaktır. Hatta yerinde olmaktan öte bir görevdir.
Kur'an, evlilik hayatının Allah'ın kullarına ihsan ettiği bir nimet olduğunu bildirmektedir. Aile hayatı yaşayanların başında peygamberler gelmektedir.
Kur'an'da aile yapısına şu ayetlerle işaret edilmektedir:
Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. (Ra'd/38)
Hz. Allah Rahman'ın hayırlı kullarını anlatırken şöyle buyurur:
(Ve o kullar): "Rabbimiz! Bize göz aydınlığı eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl!" derler. (Furkan/74)
Hz. Peygamber de aile yapısının önemine şu buyruğunda işaret ediyor:
(Harcamaya) önce kendinden başla. Sonra bakımını üstlendiğin (aile bireyi olan) kimselere (masraf et).
Masonların günahkarlığı o derecededir ki şaraba kutsallık tanıyarak her toplantı ve karşılaşmalarında onu içerler.
İçki içme kötülüğünü İslâm kabul etmediği gibi içilmesine de razı olmaz. Nasıl olabilir ki İslâmiyet içkiyi kötülüklerin anası kabul etmiş, içkinin dert olup şifa olmadığını bildirmiştir.
İslâm içkiyi nasıl benimseyebilir ki onun yüce kitabı şöyle der:
Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vaz geçtiniz değil mi? (En'am/90-91)
Kur'an bir yerinde "kendisinden biri şahitlik etti" (Yusuf/26) buyurduğuna göre biz de burada masonlardan birinin tanıklığına başvuracağız.
Masonlukta yüksek derece ve makamlara geldikten sonra, masonluğa ve onun pisliğine bulaşmış olmaktan dolayı tevbe edip dönüş yapmaya Allah'ın muvaffak ettiği eski bir mason olan Hacı Yusuf un söylediklerine kulak; verelim. Hacı Yusuf, Gerçek Yalımda isimli kitabında masonluğun tuzaklarını ortaya koyarak, kepazeliğini göstermiş, bir takım sembol ve ayinlerini aşağıdaki noktalarda ortaya koymuştur:
1. Sembolcü masonlar toplantı yaptıkları yere "Allah'ın mabedi" nin sembolü olmak üzere "mahfel" veya "mabed" adını verirler.
Kral derecesine gelen masonlar ise toplantı yerine yahudiliğin milli vatanının ve belirtisinin sembolü olmak üzere "Süleyman'ın mabedi" derler.
2. Masonlar ışığı insan aklının nurunun sembolü olarak kullanırlar. Kral derecesindeki masonlara göre ışık, Hz. Musa'ya tecelli eden Allah'ın nurunu ve İsrail oğullarının Mısır'dan çıkışından sonra onlara eşlik eden ateş sütununu sembolize eder.
3. Genel olarak masonlarda kılıç hak, adalet ve özgürlük yolunda savaş vermenin sembolüdür. Kral derecesindeki masonlara göre ise, İs-railoğullarının Kudüs'te mabedin yapımı sırasında Kudüs'ü savunmak için kullanılan kılıcı ve ikinci olarak Babil esaretinden dönüşteki sür'u sembolize eder.
4. Özgür yapı, sembolcü masonlarda insancıl bir işarettir. İnsanın derece derece ilerleyeceğini gösterir. Kral derecesindeki masonlara göre ise Süleyman tapanağı'nın sembolüdür.
5. Yedi nur, gözü açılmayan masonlara göre, masonluk kanunu gereğince kendileri olmaksızın locada oturumun açılmayacağı yedi üyeyi sembolize eder. Kral derecesindeki masonlara göre Süleyman tapınağının tamamlandığı yedi yılın sembolüdür.
6. Loca başkanının koltuğunun üst kısmında, yıldız şeklinde bir şekil, bu şeklin ortasında G harfi bulunur. Bu işaretin arkasından gümüş rengi bir ışık yakılır. Bu sembolün bir şekli daha vardır ki locanın doğu tarafında bulunur. Buna "şark-ı azamın parlayan yıldızı" derler. Bu isim, aynı zamanda Süleyman mabedinin de adıdır.
Mısır'a geçelim; masonluk tufanının yeryüzünde meydana getirdiği felaketten Mısır da nasibini aldı.
İlk başlarda siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda ileri gelen pek
çok şahsiyetin aldanarak masonluğun içine düşmeleri üzücü bir olaydır.
Hatta masonluğun aldatıcı parlak şimşekleri Cemaleddin Efgani ve Muhammed Abduh'u da içine çekmiştir. Fakat bunlar masonluğun iç yüzünü öğrenince derhal masonluk teşkilatından ayrılıp çekilmişlerdir. Ayrıca masonluğun dinsizlik planlarının ve insanlığa olan zararlarının üzerinden sır perdesini kaldırıp insanlara açıklamışlardır.
İşte Muhammed Reşid Rıza hocası Muhammed Abduh'un hayatını yazdığı Prof. Abduh'un Tarihi isimli kitabında masonlarla ilgili şunları söylemektedir:
"Her ne kadar masonların gayesi tüm dinleri yıkmak ise de, teşkilata ilk girecek kimseye göre, din ile ilgilerinin olmadığını ortaya koymak üzere, dinler arasında bir ayırım görmediklerini söylemeyi yararlı sayarlar.
Mısır'da devlet yöneticileri masonluğun suçlarını ve Mısır toplumu için tehlikesini anlayınca 1964 yılında Mısır'daki masonluk cemiyetlerini ortadan kaldırmışlardır.
Değerli okuyucu, masonluk hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsan şu eserlere başvurabilirsin:
1. Bu Kanseri Durdurun, Seyfeddin Bostani
2. Masonluğun Sırları, Cevad Rifat Atilhan
3. Karanlığın Dağılması, Avaz Huri
4. Belanın Kökleri, Abdullah Tel
Buraya kadar masonluk hakkında verdiğimiz bilgilerden sonra özün özü olarak şunu söyleyebiliriz:
Masonluk, İslâm dinine kaşı yahudiliğin tuzaklarından biridir. Hatta o, Allah'ın dinini yıkmayı hedeflemektedir
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-10.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.