☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

74. Muddessir Sûresi oku

kuran  kelime meali tefsiri arapça latince oku

  74. Muddessir Sûresi-meali tefsiri arapça latince oku->Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 56 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elMüddessir”kelimesinden almıştır. Müddessir, tıpkı bir önceki sûrenin adıolan müzzemmil gibi, örtünüp bürünen demektir. Sûrede başlıca, Hz. Peygamberintebliğ ve davetle görevlendirilmesi, müşriklerin ona karşı çıkmasıve onların cehennemle uyarılması konu edilmektedir.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Müzzemmil sûresinden önce indiğini söyleyenler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXIX, 292).


Konusu

Sûrede Hz. Peygamber’e, ilk vahyi aldığında yaşadığı heyecana rağmen dini tebliğ görevini yerine getirmesi, inkârcıları uyarması ve bu konuda karşılaşacağı sıkıntılara katlanması emredilmiştir. Kıyamet gününün sıkıntılarından söz edilmiş, Kur’an’a sihir ve beşer sözü diyerek onu reddeden müşriklerin yakıcı cehenneme sürüklenecekleri haber verilmiştir. Meleklerden ve kitap ehlinden, cehennemin görevlilerinden söz edilmiştir. Sûrede ayrıca inkârcıların cehenneme girmelerinin sebebi hakkında müminlerle aralarında geçen bir konuşmaya yer verilmiş ve inkârcıların haktan yüz çevirmelerinin sebepleri anlatılarak sûre sona ermiştir.

 

                                               Kur'an kelime meali tefsiri arapça latince oku

يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ ﴿١﴾
1.Yâ eyyuhâl muddessir(muddessiru).
Ey (esvabına) bürünmüş olan!
قُمْ فَأَنذِرْ ﴿٢﴾
2.Kum fe enzir.
Kalk, artık inzar et (uyar).
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ ﴿٣﴾
3.Ve rabbeke fe kebbir.
Ve (O) senin Rabbin, öyleyse (O’nu) tekbir et (yücelt).
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ ﴿٤﴾
4.Ve siyâbeke fe tahhir.
Ve elbiseni artık (onu) temiz tut.
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ ﴿٥﴾
5.Ver rucze fehcur.
Ve azap (ona sebep olacak şeylerden) artık uzak dur.
وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ ﴿٦﴾
6.Ve lâ temnun testeksir(testeksiru).
Ve daha çoğunu isteyerek (karşılık bekleyerek) iyilik yapma.
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ ﴿٧﴾
7.Ve li rabbike fasbir.
Ve Rabbin için artık sabret.
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ ﴿٨﴾
8.Fe izâ nukıra fîn nâkûri.
Artık Nâkûr’a (Sur Borusu’na) üflendiği zaman.
فَذَلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ ﴿٩﴾
9.Fe zâlike yevme izin yevmun asîrun.
İşte o izin günü, “zor gün” dür.
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ﴿١٠﴾
10.Alâl kâfirîne gayru yesîr(yesîrin).
Kâfirlere kolay değildir.
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا ﴿١١﴾
11.Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden).
Tek başına yarattığım kişiyi Bana bırak.
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا ﴿١٢﴾
12.Ve cealtu lehu mâlen memdûdâ(memdûden).
Ve onu, devamlı çoğaltarak mal sahibi yaptım.
وَبَنِينَ شُهُودًا ﴿١٣﴾
13.Ve benîne şuhûdâ(şuhûden).
Ve her zaman yanında olan oğullar (verdim).
وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا ﴿١٤﴾
14.Ve mehhedtu lehu temhîdâ(temhîden).
Ve ona bol bol (ni’metler) vererek geniş imkânlar sağladım.
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ ﴿١٥﴾
15.Summe yatmau en ezîd(ezîde).
Sonra (daha da) artırmamı ister.
كَلَّا إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا ﴿١٦﴾
16.Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ(anîden).
Hayır, asla. Muhakkak ki o Bizim âyetlerimize karşı (inkâr etmekte) inatçı oldu.
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا ﴿١٧﴾
17.Se urhikuhu saûdâ(saûden).
Yakında onu sarp bir yokuşa (ateşten bir dağa) süreceğim.
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ ﴿١٨﴾
18.İnnehu fekkera ve kadder( kaddera).
Muhakkak ki o, (Kur’ân hakkında) tefekkür etti (düşündü) ve karar verdi.
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿١٩﴾
19.Fe kutile keyfe kadder( kaddera).
Artık kahroldu (Allah’ın Rahmeti’nden kovularak kendini mahvetti), nasıl karar verdi.
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿٢٠﴾
20.Summe kutile keyfe kadder(kaddera).
Sonra kahroldu (Allah’ın Rahmeti’nden kovularak kendini mahvetti), nasıl da karar verdi.
ثُمَّ نَظَرَ ﴿٢١﴾
21.Summe nazar(nazara).
Sonra baktı.
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ ﴿٢٢﴾
22.Summe abese ve beser(besere).
Sonra da kaşlarını çattı, yüzünü ekşitti.
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ ﴿٢٣﴾
23.Summe edbera vestekber(vestekbera).
Sonra da arkasını döndü ve kibirlendi.
فَقَالَ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ ﴿٢٤﴾
24.Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser(yu’seru).
Sonunda: “Bu sadece, olsa olsa nakledilen bir büyüdür.” dedi.
إِنْ هَذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ ﴿٢٥﴾
25.İn hâzâ illâ kavlul beşer(beşeri).
Bu olsa olsa ancak bir insanın sözüdür.
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ ﴿٢٦﴾
26.Se uslîhi sekar(sekare).
Yakında Ben, onu alevli ateşe yaslayacağım (atacağım).
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ ﴿٢٧﴾
27.Ve mâ edrâke mâ sekar(sekaru).
Ve sekarın (alevli ateşin), ne olduğunu sana bildiren nedir?
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ ﴿٢٨﴾
28.Lâ tubkî ve lâ tezer(tezeru).
(Yakıp tüketir etinden) bakiye bırakmaz ve (ölüme de) terketmez (azapları devam eder).
لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ ﴿٢٩﴾
29.Levvâhatun lil beşer(beşeri).
(Sekar) insanın (derilerini) yakıp kavurucudur.
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ﴿٣٠﴾
30.Aleyhâ tis'ate aşar(aşara).
Onun üzerinde 19 vardır.
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَـهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ ﴿٣١﴾
31.Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ huve, ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer(beşeri).
Ve Biz, ateş ehlini (cehennem bekçilerini), meleklerden başkası kılmadık. Ve onların sayısını kâfirler için fitneden başka bir şey kılmadık, kitap verilenler yakîn sahibi olsunlar ve âmenû olanların da îmânı artsın. Ve kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesinler. Ve de kalplerinde maraz (şüphe) bulunanlar ve kâfirler desinler ki “Allah, bu mesele ile ne murad etti (ne demek istedi)?” İşte böyle, Allah, dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini de hidayete erdirir. Ve Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Ve O, insanlar için zikirden başka bir şey değildir.
كَلَّا وَالْقَمَرِ ﴿٣٢﴾
32.Kellâ vel kameri.
Hayır, Ay’a yemin olsun!
وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ ﴿٣٣﴾
33.Vel leyli iz edber(edbere).
Dönüp gittiği an geceye andolsun.
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ ﴿٣٤﴾
34.Ves subhı izâ esfer(esfera).
Ağarmaya başladığı zaman sabaha andolsun.
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ ﴿٣٥﴾
35.İnnehâ le ıhdâl kuber(kuberi).
Muhakkak ki o (cehennem), gerçekten büyüklerden (büyük musîbetlerden) biridir.
نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ ﴿٣٦﴾
36.Nezîran lil beşer(beşeri).
İnsanlar için bir uyarı olarak.
لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ ﴿٣٧﴾
37.Li men şâe minkum en yetekaddeme ev yeteahhar(yeteahhara).
Sizden, öne geçmek isteyen veya geride kalmak isteyen kimseler için.
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ ﴿٣٨﴾
38.Kullu nefsin bimâ kesebet rehînetun.
Bütün nefsler, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) rehinedirler (bağlıdırlar).
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ ﴿٣٩﴾
39.İllâ ashâbel yemîn(yemîni).
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ ﴿٤٠﴾
40.Fî cennâtin, yetesâelûn(yetesâelûne).
Onlar cennetlerdedir. (Diğerlerine) sorarlar.
عَنِ الْمُجْرِمِينَ ﴿٤١﴾
41.Anil mucrimîn(mucrimîne).
Mücrimlerden (suçlulardan).
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ ﴿٤٢﴾
42.Mâ selekekum fî sekar(sekara).
Sizi sekarın içine (alevli ateşe) sevkeden (sürükleyen) nedir?
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ ﴿٤٣﴾
43.Kâlû lem neku minel musallîn(musallîne).
“Biz namaz kılanlardan olmadık.” dediler.
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ ﴿٤٤﴾
44.Ve lem neku nut’ımul miskîn(miskîne).
Ve biz yoksulları doyurmuyorduk.
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ ﴿٤٥﴾
45.Ve kunnâ nehûdu meal hâidîn(hâidîne).
Ve biz bâtıla dalanlarla beraber bâtıla (boş şeylere) dalıyorduk.
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ ﴿٤٦﴾
46.Ve kunnâ nukezzibu bi yevmid dîn(dîni).
Ve biz dîn gününü yalanlıyorduk.
حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ ﴿٤٧﴾
47.Hattâ etânâl yakîn(yakinu).
Bize yakîn gelene kadar (ölüm anı gelinceye kadar).
فَمَا تَنفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ ﴿٤٨﴾
48.Fe mâ tenfeuhum şefâatuş şâfiîn(şâfiîne).
Artık şefaat edenlerin şefaati onlara fayda sağlamaz.
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ ﴿٤٩﴾
49.Fe mâ lehum anit tezkirati mu’rıdîn(mu’rıdîne).
Buna rağmen, onlara ne oluyor da zikirden yüz çevirenler oldular?
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ ﴿٥٠﴾
50.Ke ennehum humurun mustenfiratun.
Sanki onlar ürkmüş yabanî merkepler gibidir.
فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍ ﴿٥١﴾
51.Ferrat min kasveratin.
Arslandan (korkup) kaçmıştır.
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَى صُحُفًا مُّنَشَّرَةً ﴿٥٢﴾
52.Bel yurîdu kullumriin minhum en yu’tâ suhufen muneşşeraten.
Hayır, onların hepsi, kendileri için yazılmış sahifeler gelmesini ister.
كَلَّا بَل لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ ﴿٥٣﴾
53.Kellâ, bel lâ yuhâfûnel âhıraten.
Hayır, bilâkis, onlar ahiretten korkmuyorlar.
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ ﴿٥٤﴾
54.Kellâ innehu tezkiratun.
Hayır, muhakkak ki O, bir Zikir’dir (Öğüt’tür).
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ ﴿٥٥﴾
55.Fe men şâe zekerehu.
Artık kim dilerse, O’nu zikreder.
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ﴿٥٦﴾
56.Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâhu, huve ehlut takvâ ve ehlul magfirati.
Allah’ın dilediğinden başkası O’nu zikredemez. O (O’nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).






Diğer Sureler için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sünnet
  • Fıkıh
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




74. Muddessir Sûresi oku Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.