☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

80. Abese Sûresi oku

kuran  kelime meali tefsiri arapça latince oku

  80. Abese Sûresi-meali tefsiri arapça latince oku->Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilindenalmıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik,Allah’ın kudreti ve kıyamet hâlleri konu edilmektedir

Nuzül

Mushaftaki sıralamada sekseninci, iniş sırasına göre yirmi dördüncü sûredir. Necm sûresinden sonra, Kadir sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Rivayete göre bir gün Hz. Peygamber müşriklerin ileri gelenlerinden birine dini anlatırken yanlarına müminlerden görme engelli Abdullah İbn Ümmü Mektûm gelmiş ve Hz. Peygamber’e yaklaşarak Kur’an âyetlerinden bir kısmını kendisine tekrarlamasını veya onları açıklamasını istemişti. Etkisi azalacağı için konuşmasının kesilmesinden huzursuz olan Hz. Peygamber Abdullah’a ilgi göstermemiş, bunun üzerine bu sûrenin Resûlullah’ı uyaran ilk on âyeti inmiştir (Tirmizî, “Tefsîr”, 73; Taberî, XXX, 32-33).


Konusu

Abdullah İbn Ümmü Mektûm olayını hatırlatan ve bu konuda Hz. Peygamber’in uyarıldığı âyetlerle başlayan sûrede daha sonra kıyamet, öldükten sonra dirilme, vahiy ve peygamberlik konuları üzerinde durulmuştur.

 

                                               Kur'an kelime meali tefsiri arapça latince oku

عَبَسَ وَتَوَلَّى ﴿١﴾
1.Abese ve tevellâ.
Huzursuz oldu (yüzünü buruşturdu). Ve başını çevirdi (ilgilenmedi).
أَن جَاءهُ الْأَعْمَى ﴿٢﴾
2.En câehul a’mâ.
Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى ﴿٣﴾
3.Ve mâ yudrîke leallehu yezzekkâ.
Ve sen bilemezsin, umulur ki böylece o tezkiye olur.
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى ﴿٤﴾
4.Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ.
Veya öğüt alır, böylece bu öğüt ona fayda verir.
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى ﴿٥﴾
5.Emmâ menistagnâ.
Fakat kendini müstağni gören (bir şeye muhtaç olmadığını sanan) kimse.
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى ﴿٦﴾
6.Fe ente lehu tesaddâ.
Oysa sen, ona yöneliyorsun.
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى ﴿٧﴾
7.Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ.
Ve onun tezkiye olmamasında, senin üzerinde bir sorumluluk yoktur.
وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى ﴿٨﴾
8.Ve emmâ men câeke yes’â.
Halbuki sana koşarak gelen kimse.
وَهُوَ يَخْشَى ﴿٩﴾
9.Ve huve yahşâ.
Ve o huşû duyuyor.
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى ﴿١٠﴾
10.Fe ente anhu telehhâ.
Oysa sen, onunla ilgilenmiyorsun.
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ ﴿١١﴾
11.Kellâ innehâ tezkiratun.
Hayır, muhakkak ki O (Kur’ân), bir Zikir’dir (Öğüt’tür).
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ ﴿١٢﴾
12.Fe men şâe zekerahu.
Artık dileyen kimse, O’nu zikreder (O’ndan öğüt alır).
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ ﴿١٣﴾
13.Fî suhufin mukerrametin.
O (Kur’ân), mükerrem (şerefli) sayfalardadır.
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ ﴿١٤﴾
14.Merfûatin mutahheratin.
Yüceltilmiş, mutahhar kılınmış (sayfalardadır).
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ ﴿١٥﴾
15.Bi eydî seferatin.
Sefirlerin (kâtiplerin) elleri ile.
كِرَامٍ بَرَرَةٍ ﴿١٦﴾
16.Kirâmin beraratin.
Kerim olan sadıkların (elleri ile yazılmıştır).
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ ﴿١٧﴾
17.Kutilel insânu mâ ekferahu.
İnsan kahroldu (Allah’ın Rahmeti’nden kovularak kendini mahvetti), o ne kadar çok nankör.
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ ﴿١٨﴾
18.Min eyyi şey’in halakahu.
(Allah) onu hangi şeyden yarattı?
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ ﴿١٩﴾
19.Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.
Nutfeden (bir damladan onu yarattı), sonra da ona kader tayin etti (gelişimini (DNA’larını) programladı ve ömür tayin etti).
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ ﴿٢٠﴾
20.Summes sebîle yesserahu.
Sonra yolu ona kolaylaştırdı.
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ ﴿٢١﴾
21.Summe emâtehu fe akberahu.
Sonra onu öldürdü, böylece onu kabire koydurdu.
ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ ﴿٢٢﴾
22.Summe izâ şâe enşerahu.
Sonra onu dilediği zaman neşredecek (diriltecek).
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ ﴿٢٣﴾
23.Kellâ lemmâ yakdı mâ emerahu.
Hayır, (insan Allah’ın) ona emrettiği şeyi kada etmedi (yerine getirmedi).
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ ﴿٢٤﴾
24.Felyanzuril insânu ilâ taâmihî.
İşte insan yemeğine baksın.
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبًّا ﴿٢٥﴾
25.Ennâ sabebnâl mâe sabbâ(sabben).
Biz, suyu nasıl akıttıkça akıttık.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا ﴿٢٦﴾
26.Summe şekaknâl arda şekkâ(şekkan).
Sonra yeri öyle bir yarışla yardık ki.
فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبًّا ﴿٢٧﴾
27.Fe enbetnâ fîhâ habbâ(habben).
Böylece orada taneler yetiştirdik.
وَعِنَبًا وَقَضْبًا ﴿٢٨﴾
28.Ve ineben ve kadben.
Ve üzümler ve yoncalar.
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا ﴿٢٩﴾
29.Ve zeytûnen ve nahlen.
Ve zeytinler ve hurmalar.
وَحَدَائِقَ غُلْبًا ﴿٣٠﴾
30.Ve hadâika gulbâ(gulben).
Ve ağaçları iç içe olmuş (dalları birbirine girmiş) bahçeler.
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا ﴿٣١﴾
31.Ve fâkiheten ve ebbâ(ebben).
Ve meyveler ve mer’alar (otlaklar).
مَّتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٢﴾
32.Metâan lekum ve li en’âmikum.
Sizin ve hayvanlarınız için meta olarak (faydalanmanız için).
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ ﴿٣٣﴾
33.Fe izâ câetis sâhhatu.
Fakat o sahha (sağır edici büyük gürleme) geldiği zaman.
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ ﴿٣٤﴾
34.Yevme yefirrul mer’u min ahîhi.
O gün kişi kardeşinden kaçar.
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ ﴿٣٥﴾
35.Ve ummihî ve ebîhi.
Ve annesinden ve babasından.
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ ﴿٣٦﴾
36.Ve sâhıbetihî ve benîhi.
Ve eşinden ve oğlundan (kaçar).
لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ ﴿٣٧﴾
37.Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîhi.
Onların hepsinin, o gün (izin günü), kendilerini meşgul eden bir şe’ni (işi başından aşan bir hali) vardır.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ ﴿٣٨﴾
38.Vucûhun yevme izin musfiratun.
O gün (izin günü) parlayan yüzler vardır.
ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩﴾
39.Dâhıketun mustebşiratun.
Müjdelenmiş gülen yüzler (vardır).
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠﴾
40.Ve vucûhun yevme izin aleyhâ gaberatun.
Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır.
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿٤١﴾
41.Terhekuhâ kateratun.
Onu bir karanlık kaplar.
أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾
42.Ulâike humul keferatul feceratu.
İşte onlar, onlar kâfirdir, facirdir.






Diğer Sureler için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sünnet
  • Fıkıh
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




80. Abese Sûresi oku Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.