Sorularla islamiyet-8->CEVAP: Hz. İsa, Allah'ın kulu ve elçisi, ruhu ve kelimesi Mesih aleyhisselamdır.
Mesih denmesinin sebebi, (doğduğunda) zeytin yağı ile meshedil-miş olmasından veya Cebrail'in onu bereketle meshetmiş olmasından, veya Allah'ın ondan günahı silip yok etmiş olmasından veya kötü huyların ondan yok edilmiş olmasındandır. Bu konuda çeşitli sözler söylenmiştir.
Kur'an-ı Kerim'e başvuran kimse Hz. İsa'dan, pek çok Özelliği ile birlikte şeref ve şanla söz edildiğini görür. Nitekim aşağıdaki ayetlerde Hz. İsa'dan ve annesi Meryem'den şöyle söz edilmektedir:
(Rasûlüm!) Kitapta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.
Meryem onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona Ruhumuzu (Cebrail'i) gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.
Meryem dedi ki: "Senden çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)!"
Melek: "Ben, yalnızca sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için rabbinin bir elçisiyim" dedi.
Meryem: "Bana bir erkek eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.
Melek: "Öyledir" dedi; "(zira) rabbin buyurdu ki:" 'Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi."
Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) şevketti. "Keşke" dedi "bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir. Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen de ki: "Ben çok merhametli olan Allah'a susma orucu adadım. Artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: "Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz değildi."
Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz" dediler, "beşikteki bir sabi ile nasıl konuşuruz?"
Çocuk şöyle dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O, bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti. Beni anneme saygılı kıldı ve beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem/16-33)
Bu ayetlerde tertemiz bir hayatın mis gibi kokuları hissedilmektedir. Allah'ın kulu ve rasûlü olan Hz. İsa'nın doğumunu anlatan bu ayetler, müslümanların dilinde dolaşmakta, Kur'an okuyanlar heybet ve saygı duygulan içinde Hz. İsa'yı ve temiz annesini anmaktadırlar.
Âl-i İmran suresinin aşağıdaki ayetleri Hz. İsa'nın annesinden şöyle söz etmektedir:
İmran'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin."
Onu doğurunca, Allah ne doğurduğunu bilip dururken: "Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum" dedi.
Rabbi Meryem'e husn-i kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya'yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zeke-riyya, onun yanına, mabede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?" der. O da: "Bu, Allah ta-rafmdandır. Allah dilediğine sayısız rızık verir" derdi." (Al-i İm-ran/35-37)
Bu ayetlerden az sonra Kur'an-ı Kerim aynı surede Hz. Meryem ve İsa konusuna dönerek şu ayetlere yer veriyor:
Hani melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil!"
(Rasûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlemizdendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kura çekmek üzere kalemlerinizi atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden ) çekişirken de yanlarında değildin.
Melekler demişlerdi ki: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır. O, salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlarla konuşacak."
Meryem: "Rabbim!" dedi. "Bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur?" Allah şöyle buyurdu: "İşte böyledir, Allah dilediğim yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "ol" der, o da oluverir."
(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek. Onu İsrail oğullarına elçi olarak gönderecek (ve onlara şöyle diyecek:) "Size rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş olur. Yine Allah'ın izniyle körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne birktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmak için gönderildim. Size rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin. Allah benim de rabbim, sizinde rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur." (Al-i İmran/42-51)
Enbiya suresinde Hz. Meryem hakkında şöyle buyuruluyor:
Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an) biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle alem için bir ibret kıldık. (Enbiya/91)
Kur'an'dan sonra Hz. Peygamber de Hz. İsa'yı şan ve şerefle anmaktadır.
Buharı ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurur:
Dünyada da ahirette de İsa'ya en iyi dost benim. Peygamberler, anneleri ayrı olmak üzere aynı babanın çocuklarıdır. Hepsinin dinleri birdir. Benimle İsa arasında başka peygamber yoktur.
Gene Buharı ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurulmuştur:
Doğan her bir çocuğu mutlaka şeytan bir dürter. Bu dürtmeden dolayı çocuk feryad ederek ağlamaya başlar. Ancak Meryem ve oğlu böyle değildir.
Hadisi rivayet eden Ebu Hüreyre "Dilerseniz 'Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum' (Al-i imran/36) ayetini okuyun" dedi.
Hz. Peygamber Hz. İsa'nın annesi Meryem'in zamanının kadınlarının en hayırlısı olduğunu bildirmiştir. Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur:,
İmran kızı Meryem'in cennette benim eşim olacağı bana bildirilmiştir.
Gene Hz. Peygamber kadınlardan kemale erenlerin dört kişi olup, bunlardan birinin İmran kızı Meryem olduğunu haber vermiştir.
Bu satırlara burada yervermemiz, İslâm dininin ve Kur'an'ın Hz. İsa karşısındaki durumunu ortaya koyması ve İslâm'ın Hz. İsa'ya verdiği şerefle Yahudilerin Hz. İsa'ya karşı tutumu arasındaki farkı ortaya koyması bakımından yararlı olmuştur.
Burada şunu da hatırlamalıyız ki Hz. İsa İsrailoğullarından olup onların arasında yetişmiştir. Cenab-ı Hak İsa'yı Yahudilere peygamber olarak göndermiştir. Tâ ki Yahudilerin yere çaldığı insanlık şerefini iade etsin ve onlara iyiliği, insanları sevmeyi anlatsın.
Nitekim Luka İncili'nin altıncı ıshah'ında ifade edildiği üzere Hz. İsa Yuhdilere şöyle demiştir: "....fakat ey beni dinleyenler! Size şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı seviniz. Kızdığınız kimselere iyilik ediniz. Size yardımcı olabilmem için azim ve sebat içinde olunuz. Size kötülük yapanlarla ilişkinizi kesmeyiniz. Bir yanağınıza vuran kimseye öbür yanağınızı da uzatın! Birisi abanı alırsa elbiseni de almasına engel olma. Her kim senden bir şey isterse, ona istediğini ver. Senden bir şeyi alandan onu geri alma isteğinde bulunma.
Yahudiliğin Evrensel Tehlikesi isimli eserde de ifade edildiği üzere Hz. İsa'nın Öğretileri pek yücedir. Yahudilerin tabiatı ve huyu bu öğretilerle bağdaşmamaktadır. Öfke, kötülük ve kindarlığa ahşan kimseler arasında alçak gönüllülük, tolerans, mübarek duygular ve sevgi nasıl yer alabilirdi?
Bazı Yahudiler iyiliği inkar eder ve inatla ona karşı dururlardı. Onlar başkalarının malını ve kanını helâl sayarlar. İbadetlerini ancak mal ve altın elde etmek için yaparlar. Bu sebeple onlarla kendilerine peygamber olarak gönderilen Hz. İsa arasında bir kavga başlamıştır. Oysa Hz. İsa onları içinde bulundukları durumdan kurtarıp hidayete erdirmeye çalışmaktadır. Hz. İsa, onları servete tapmaktan, serveti yaratan Allah'a tapmaya yönlendiriyordu.
Hz. İsa onları ıslah etmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Ümit vermek de korkutmak da hiçbir işe yaramamıştır. Nitekim İncil bundan şöyle sözetmekdir:
Hz. İsa Allah'ın tapınağına girdi. Tapmakta alım satım işlemi yapanların hepsini dışarı çıkararak oradaki altın satıcılarının sergilerini ve güvercin satanların yerlerini devirip yok etti ve şöyle dedi: "Benim evim namaz kılacak evdir, orada dua edilir. Siz ise orayı hırsız yuvası haline getirdiniz."
Bu vaad ve tehdit ifade eden sözler bazı Yahudiler katında itibar görmemiştir. Çünkü kötülük onların mayalarında vardır ve gurur onların benliğini doldurmaktadır. Bu özelliklerinden dolaı onlardan, insan cinsi arasında benzeri bulunmayan katı kalpli yıkıcılar ortaya çıkmıştır.
Bunun içindir ki İncil onlara keskin bir dil ile hücum etmiş, Matta İncilinde ifade edildiği üzere şöyle hitap etmiştir:
Ejderha yavrusu yılanlar! Yaklaşan cehemmeden nasıl kaçıyorsunuz? Sizin bu durumunuzdan dolayı size nebiler, hikmetli sözler söyleyenler ve yazıcılar gönderdim. Bunlardan kimisini kabul ettiniz ve astınız. Kimisini toplantı yerlerinizde kırbaçladınız, şehirden şehire sürgün ettiniz. Adem'in oğlu Habil'in kanının dökülmesinden tapmak ile boğazlama yeri arasında öldürdüğünüz Berhiya oğlu Zekeriyya'nın kanına kadar kan dökmeye devam ettiniz. Şimdi size yere dökülen en temiz kanı gönderiyorum.
Hz. İsa Yahudilerle karşılaştığında onlara acı hakikati haykırmıştır. Çünkü onlar sapıtmış ve zulüm ehli olmuşlardır. Riyakar ve aldatıcıdırlar. İçleri başka dışları başkadır. Ağızları ile söyledikleri kalplerinde olandan değişiktir. Bundan dolayıdır ki İncil onlara şöyle seslenmiştir:
Ey katil riyakarlar! Yazıklar olsun size! Siz kabın dışına gereken önemi veriyor ve harcamayı yapıyorsunuz. Fakat kabın içi kapkaççılık ve çirkin huylarla doludur. Ey kör katil! Önce kabın içini temizle ki içi de dışı da temiz olsun. Yazıklar olsun size! Çünkü siz aydınlatılmış kabirlere benziyorsunuz. Zahire kibar ve güzel davranıyorsunuz. Oysa içiniz ölülerin kemikleri ve pisliklerle dolu. Böylece insanlara dışardan iyi kimseler olarak görünüyorsunuz. Fakat içiniz riya ve günah ile dolmuştur.
Hz. İsa, onların hırsı ve aşırı derecede mal sevgisi yüzünden bazı Yahudilere keskin bir dil ile hücum etmiştir.
Markos İncilinde bu durum şöyle anlatılmaktadır:
Hz. İsa çevresine bakınıp talabelerine şöyle dedi: "Zenginlerin Allah'ın melekûtuna girmeleri ne zordur?" İsa'nın talebeleri bu sözden şaşırdılar. İsa onlara tekrar şöyle dedi: "Oğullarım! Hep mal üzerine ko-
nuşanların Allah'ın huzuruna girmeleri ne zordur? Devenin iğnenin deliğinden geçmesi, zengin birinin Allah'ın melekûtuna girmesinden daha kolaydır."
İncil'deki bu sözlerinden maksat bazı yahudilerin durumuna bir işaret idi. Onlar altın ve gümüşü biriktirip, Allah'a küfreder ve emirlerine karşı gelirlerdi.
Kur'an'da bazı Yahudilerin Hz. İsa'nın peygamberliğini inkar ettikleri bildirilmiştir. Onlar Hz. İsa'ya uymamışlar, ancak havarileri ve öğrencileri ona inanıp yolundan gitmişlerdi. Bu hususa şu ayette işaret edilmektedir:
İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: "Allah yolunda bana yardımcı olacak kimlerdir?" dedi. Havariler: "Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahid ol ki bizler müslümanlarız" cevabını verdiler." (Al-i İmran/52)
Kur'an-ı Kerim bazı Yahudilerin kafirliğini bir kere daha ifade ederek kendisinin ve kendisinden önce gelen Musa'nın peygamber kardeşi, peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'in geleceğim şu ayetle müjdelemektedir:
Bir zaman Musa kavmine: "Ey Kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden Önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim" demişti. Fakat kendilerine açık deliller getirilince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler. (Saf/5-6)
Bunun yanında Kur'an Hz. İsa'ya da şerefli bir konumda şu ayetlerde yer vermektedir.
Çocuk (iken Hz. İsa) şöyle dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O, bana kitab verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı, yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem/30-32)
Kur'an aynı zamanda namuslu bakire Meryem'i de şerefli olarak zikrediyor:
İffetini korumuş olan, İirran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz ona ruhumuzdan üfledik ve o rabbinin sözlerim ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi. (Tahrim/12)
Kur'an'ın Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem hakkında ifadelerine, Hristiyan bir şair olan Faul Selame şöyle işaret ediyor:
Yüce bir ilişki var İsa ile Mescid-i Aksa arasında hem Ulvi bir temizliğe sahip idi İsa'nın annesi Meryem
Meryem daha doğduğunda pak idi tertemiz Layıktır ona "temizlik ve namus timsali" deseniz.
Yüce Kur'an'da Meryem'i kutsadı Cenab-ı Hak O, su gibi temiz idi, güneş gibi parlak.
Öte yandan Yahudilerin Hz. İsa'yı Yahudilikten dönmüş bir putperest saymakta olduğunu görmekteyiz.
Yahudilerce mukaddes kitap olarak bilinen Talmud'da Yahudi hahamın dilinden şöyle denmektedir:
Hristiyan İsa kara katran ve ateşten oluşan cehennemin dalgaları arasındadır. Onu anası işlediği bir hata ile bir askerden meydana getirmiştir.
Hristiyan kiliseleri ise pislik yuvasıdır. Orada vaaz veren rahipler havlayan köpekler gibidir. Bir Hristiyanı Öldürmek emderildiği-miz Öğretilerdendir. Bir Yahudinin, Hristiyanlağın ileri gelenlerini üç kere lanetlemesi vazifesidir.
Kur'an'ın aşağıdaki ifadelerinde görülen yücelik nerede bu bayağı ifadeler nerede? Cenab-ı Hak Maide suresinde şöyle buyurur:
İnsanlar içinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile müşrikleri bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz Hristiyanız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar. Rasûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz!" (Maide/82-83)
Merhum kumandan Abdullah Tel, Belanın Kökleri isimli kitabında şöyle der:
"Hz. Muhammed İsa'nın peygamberliğine inandı. Bu yahudiler tepki ile karşıladılar. Çünkü onlar İsa'nın risaletini küfürle karşılıyor, pey-gambeliğini inkar ediyorlardı. Hz. Allah bunun üzerine şu ayeti indirdi:
(Onlara) şöyle de: "Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz." (Maide/59)
İslâmiyet, Hz. İsa'yı şan ve şerefle anıyor ve bakire Meryem'in namusunu savunuyorken, Yahudiler Hz. İsa'ya ve Hristiyanlığa karşı savaşa devam ediyorlardı. Çirkin üslûpları ile Hz. Meryem'e hücum ediyorlar, ne kadar eksiklik ifade eden şey varsa onu Hz. Meryem'e yapıştırıp lekelemeyi öğütleyen Talmud öğretilerini uygulamakta idiler.
İslâm dininin Hz. İsa ve annesi hakkındaki görüşlerini okuyup, bu konudaki Yahudilerin görüşlerini İslâm'ınkilerîe karşılaştıran kimse, gözleri ve kalpleri kor olmuş batılı Hristiyanlarm tutumuna hayret etmekten kendisini alamaz.
Çünkü onlar dinlerine, vatandaşlarına, hatta tüm insanlığa düşman olan Yahudilerle yardımlaşma içinde olmaya devam etmektedirler.
Yahudilerin yaptıkları çirkinlikler ve işledikleri suçlar çoktur. Bunların en büyüğü, Hz. Meryem'e, İsa'yı bir erkekten peydahladığı iftirasını atmaları ve sonra Hz. İsa'yı öldürme girişiminde bulunmalarıdır.
Bizzat Kur'an-ı Kerim buna kısa bir şekilde aşağıdaki ayetlerde temas etmektedir:
Biz de inkar etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftara atmalarından; ve "Allah'ın elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demelerinden dolayı (onları lanetledik). Halbuki onu ne Öldürdü-»ler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiç bir (sağlam) bilgileri yoktur. (Onlar) kesin olarak onu öldürmediler.
Bilakis Allah onu (İsa'yı) kendi katına kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (Nisa/156-158)
Menar Tefsiri'ne başvurunca orada şu bilgilerle karşılaşıyoruz: Yahudiler kendilerine hidayet yolunu göstermek üzere gönderilen peygamberleri öldürmek, Allah'ın ayetlerine küfretmek, helâli haram; haramı helâl saymak suretiyle Allah'a verdikleri sözü bozmuşlardır.
Bunun üzerine Hz. Allah onlara gazap ederek lanetlemiş, ellerinde bulunan malik oldukları şeyleri ellerinden almış, onları zillet ve meskenet içinde bırakmıştır. Çünkü onların işlediği günahlar, birliklerini dağıtmış ve ahlaklarını bozmuştur.
Onların Hz. Meryem'e yaptıkları iftira ve Hz. İsa hakkındaki iddiaları da işledikleri günahlardandır. Meryem'e iftira ederek fahişe olduğunu söylemişler, İsa'yı da öldürdüklerini iddia etmişlerdir.
Halbuki Kur'an, gerçek durumu bildirmiş onların sandıklan gibi Hz. İsa'yı öldürmediklerini, insanlar arasında yaygın hale gelen şekilde iddia ettikleri gibi onu aşamadıklarını ifade etmiştir. Kur'an'ın ifadesine göre İsa'yı öldürdüklerini sananlar şüpheye düşmüşler bu sebeple onu öldürdükleri zannma kapılmışlar, öldürdüklerinin bizzat İsa olduğundan emin olamamışlardır. Çünkü öldürdüklerini tam olarak tanımıyorlardı.
Hristiyanların ellerinde bulunan çeşitli İnciller, açıkça ifade ediyor ki Hz. İsa'yı askere teslim eden Iskarıot Yahuda'dır. Askerlerle öptüğü kişinin İsa olduğu üzerinde önceden anlaşma yapmıştır.
Hz. İsa'nın başlattığı yeni dinin davetini, Yahudiler kendileri ün tehlikeli bulduralr. Zira o onların işledikleri günahlara karşı durmakta, yaptıkları rezilliklere, fırsatçı davranışlara direnmektedir. Bizzat Hz. İsa onların kötülüğünü ve bayağılığını "Ejderha yavruları yılanlar!" olduklarını söylemekle ifade etmiştir.
Bundan dolayıdır ki Hz. İsa hakkında bir plan kurup ondan kurtulmak istediler.
İncil şöyle der: O zaman kahinlerin ve yazıcıların başkanları, halkın ileri gelenleri bir tuzakla Hz. İsa'yı yakalayıp öldürmek istediler, fakat, "bu bayramda olmasın. Halkın birbirine girmesine sebep olur" dediler.
Yahudiler bu planı kusurlu buldu. Hz. İsa'nın havarilerinden biriyle anlaşma yapıp kendilerine İsa'nın olduğu yeri göstermesini istediler. Nihayet Yehuda dünyalığa olan hırsı sebebiyle 30 gümüş karşılığında bu işi yapmaya razı olup vicdanını satmayı kabul etti.
Luka İncilinde aynı konu şöyle anlatılıyor:
Iskarıot denilen Yahuda'nın içine şeytan girdi. O aslında Hz. İsa'nın 12 talebesinden biri idi. Yahuda kahinlerin başkanları ve askerlerin komutanları ile Hz. İsa'yı onlara nasıl teslim edeceğini konuştu. Sevinerek Yahuda'ya yapacağı iş karşılığında gümüş vermek üzere anlaştılar.
Matta İncili de bu olayı şöyle anlatmaktadır:
Vali her bayramda halk için bir esiri serbest bırakmayı adet edinmişti. O zamanlar Barabbas adıyla meşhur bir esir vardı. Toplu vaziyette olan halk acaba kim için toplanmıştı?
Vali Platus halka şöyle dedi: "Kimi serbest bırakmamı istiyorsunuz? Barabbas'ı mı yoksa İsa'yı mı serbest bırakayım?"
Vali koltuğunda otururken karısını İsa'ya gönderdi. Gönderirken eşine şöyle dedi: "Bu şünahsız adamdan sakın! Çünkü ben bugün bu kimse hakkında çok düşündüm. Fakat kahinlerin başkanları ve halkın ileri gelenleri toplanan halkı Barabbas'ı isteyip İsa'yı öldürmek üzere kışkırtıyorlardı.
Vali bir kere daha sordu: "İki kişiden hangisini istiyorsunuz?" Halk bu soruya "Barabas'ı istiyoruz" diye cevap verdi. Vali onlara: "Mesih denen İsa'yı ne yapayım?" diye sordu. Halk: "Asılsın!" diye bağırdı. Vali: "Ne kötü iş!" dedi. Halkın İsa'nın asılmasını isteyen bağırışları artıyordu. Vali Platus hiç bir şeyin fayda vermediğini görünce koşarak bir miktar su alıp topluluğun önünde ellerini yıkayarak "Ben günahsız bir adamın kanından beriyim. Siz de gördünüz" dedi. Halk: "Onun kanı bizim ve yavrularımızın üzerinedir" diye bağırdılar. Bunun üzerine Vali Barabbas'ı serbest bıraktı. İsa'yı ise asılmak üzere halka teslim etti.
Akkad'm Mesih İsa'nın Hayatı isimli kitabında Hz. İsa'nın yakalanması ile ilgili düzenlenen planların tasviri vardır. Bu tasvirde İncil-deki anlatımlar göz önünde bulundurularak Hz. İsa'nın asılması olayı ile ilgili tafsilatta birbirini tutmayan açıklamalar vardır.
Bu kitapta ifade edildiğine göre Hz. İsa Kudüs'te ilk andan beri düşmanlarının tuzaklar kurduğunu ilham yolu ile anlamıştı. Her adımda kendisini bekleyen gizli planların olduğunu hissetmişti. Bunu kendisine halkın çokça sorduğu kendisinin yok edileceğine ilişkin sorulardan anlamıştı. Bu soruların hepsinin tek bir hedefi vardı. O da derece derece devlete karşı bir başkaldırma veya direnmeyi, küfrü veya kanun tanımamayı dile getiren bir sözün Hz. İsa tarafından söylendiğini isbat etmeye yönelik idi.
Hz. İsa'nın bu sorulara verdiği cevaplar belgeye dayalı olarak peygamberlik göreviyle bağdaşan ve soranı sıkıntıya sokacak, kendisini sıkıntıya sokmak isteyeni mahcup edecek şekilde, riyakar davrananların riya perdesini yırtacak şekilde oluyordu.
Hz. İsa'nın böyle davranmasında acayip bir durum yoktur. Zira hakkında planlanan tuzakların hikayesini tapınağın başkanlarından
duymuştu. Çünkü bunlardan biri -Nekodomis- Hz. İsa'yı geceleri ziyaret ederdi.
Daha sonra kaçınılmaz olan oldu. Yeni bir davete soyunan, onun yayılması için kendini feda eden ve kahramanca davayı sahiplenen insanlarla öfke dolu insanlar arasında bir bayram gününde kapışma oldu. Hz. İsa ile tapınaktaki simsarlar arasındaki sözlü tartışma, kavgaya dönüştü.
Hz. İsa, tapınaktaki mücevheratçılarla kurbanlık satanların tezgahını devirip, onlara ve tapınaktaki simsarlara haykırarak Allah'ın evinde olduklarını, temizlik ve ibadet yeri olması gereken tapmağı, hırsız yuvasına döndürdüklerini söyledi.
Bu olay, iki grubun arasını keskin bir çizgi ile ayırmıştı. Belki de Hz. İsa durumunu bir şekilde ortaya koymak için bu olayı planlamıştı. Çünkü kalpler öfke ile dolmuştu. Kopabilecek bir fitneyi uzaklaştırmak için bir eylem yapmak gerekiyordu. Hz. İsa ile ilgili olayları anlatanların farklı anlatımlarına göre, Hz. İsa'nın eylemi böyle başlamıştı.
Bu noktada tarihin rolü sona eriyor, inancın rolü başlıyor.
Tarihin tapmaktaki olaydan sonra Hz. İsa'nın yakalanışı ve hapse-dilişi hakkında kesin bir sözü yoktur. Olayları takip eden bir kimse anlar ki, Hz. İsa'yı kimin hapsettiği, onun yerini kimin gösterdiği tam olarak belli değil. Acaba bu kimse tapınağı ziyaret eden biri olduğu için Hz. İsa'nın yerini biliyor muydu? Veya Hz. İsa'nın yerini bilmiyordu da birisinin göstermesi ile mi bilmişti? Bu konularda kesin bilgi yoktur.
Hz. İsa'nın mahkemesine dair haberler onun geceleyin mahkeme edildiğini bildirmektedir. Onunla ilgili karar bir gün içerisinde verilmiştir. Oysa o zamanın yahudi mahkeme sistemine göre geceleyin muhakeme etmek yasaktı. Bu sistemde kan ile ilgili davalarda bir gün içerisinde ve bir celsede verilen kararlar geçersiz sayılırdı. Ayrıca oy birliği ile alınmayan kararlar uygulanmazdı.
Hz. İsa ile ilgili verilen kararın infazı ile ilgili haberlere göre Romalı hakimin, Hz. İsa'nın beraatına karar vermiş olmasına rağmen, infaz yapılmıştır.
Yuhanna İnciline göre infaz, saat altı sularında gerçekleşmiştir. Markus İnciline göre ise infaz saat üç sularında' yapılmıştır.
Bununla beraber Kur'an Hz. İsa'nın Yahudiler tarafından asıldığını kabul etmemektedir. Kur'an'ın bu iddiayı reddetmesi, onlann giriştikleri asma eylemini gerçekleştirememeleri durumuna göre suçlu olmadıklarını ifade etmek istememektedir. Yukarda da geçtiği üzere Kur'an bu konuda şöyle buyurmaktadır:
Onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. (Nisa/157)
Olayların böyle gelişmesi Allah'ın iradesi iledir. Yahudilerin bayağı istekleri ile değildir. Onlar suçlarında ısrar edip, suçu işlemeye devam etmişlerdir.
Hz. İsa bir başkasına benzetilmiş, onlar İsa'yı asıyoruz sanarak başkasmı asmışlardır. İşlenen suç onları ve çevrelerindekileri aşmaktadır. Kıyamete kadar onlar bu suçun vebali ile çepe çevre kuşatılmışlardır.
Menar Tefsiri'nde bu konuda şunları görmekteyiz:
Hz. İsa'nın asılması meselesi, tarihte pek çok benzeri bulunan meselelerdendir. Eskiden krallar ve yöneticiler asar keserlerdi. Bu konuda Romalıların tarihte bilenen katı uygulamalarını ve yahu-dilerin fanatik davranışlarını bilmek yeterlidir.
Bunlar pek çok peygamberi Öldürmüştür. En meşhurları Zekeriy-ya ve Yahya peygamberdir. Tarihin bu tür olayları bildirmesinin faydası şudur: İnsanlar bu tür olayları yapan milletlerin ahlakının, sapıklığının, düştüğü alçaklığın derecesini ve o dönemlerin idarecilerinin hayatını öğrenirler.
Yahudiler Hz. İsa'nın zamanında Romalıların yönetimi altında idi. O zaman Kudüs'te yönetici olan Platus Hz. İsa'yı asmak istemiyordu. Bu hususta Yahudilerin Hz. İsa'yı kötülemelerine aldırış etmiyor, onlann dediklerine kulak asmamakla halkı yönetmekte otoritesini kaybetmiş bir idareci olmaktan korkmuyordu. Hristiyanların kitapları böyle bildirmektedir.
Hz. İsa'yı öldürmeyi isteyenler Yahudilerdir. Çünkü İsa peygamber onlan, maddecilikten alıkoyan bir ıslahata davet ediyordu. Onlar Yahya ve Zekeriyya peygamberleri öldürmekle, peygamberlerin ve ibadet edenlerin kanını dökme hususunda hırslı olduklarım ortaya koymuşlardır. Onların Hz. İsa'yı öldürüp asma haberleri doğru da olsa asılsız da olsa bir şey değişmez; bu konudaki haberin doğru olması onlann bilinen bir halini ortaya koyar ki bunda ibret alınacak yeni bir şey yoktur. Bu haberlerin aslı olmadığını varsaysak, bu onların ahlakı ve zamanlan hakkında bildiklerimizden bir şey eksiltmez.
Yahudiler, işledikleri suçu tamamlamak üzere Hz. İsa'yı yakaladıklarında sanki adi bir suçlu, bir hırsız yakalamış gibi katı davranarak onu iple bağlayıp Romalı yönetici Platus'a teslim ettiler. Hz. İsa'yı suçlama ve onu cezalandırılmasını isteme hususunda tüm yahudiler katılımda bulundular. Hepsi onun öldürülmesini istiyordu. İçlerinden hiç bir kimse ve grup çıkarak ona yapılanları kabul etmediklerini dile getirmedi.
Hz. İsa'nın yakalanması onu rüsvay edercesine çirkin bir şekilde olmuştu. O derece ki bu olayda vicdan ve ahlaki değer denilen şeylerden eser yoktu. Onu yakalayanların insanlık duygusu ölmüş, katılıkları somut hale gelmiş idi.
Yahudiler Hz. İsa'yı yalan söylemek ve devlete karşı gelmek suretiyle, devlet başkanına karşı koymak ve dini değiştirmek suçları ile itham ediyorlardı.
Görünüşe göre devlet yöneticisi Platus bu suçlamalarda onlara katılmamıştır. Fakat o Yahudilerin körü körüne başkaldırmaları ve kopardıkları gürültü karşısında onlann söylediklerini kabul etmek zorunda bırakılmıştır.
İnsana öyle geliyor ki Yahudilerin Hz. İsa aleyhinde iftiraları çok eskilerde olan bir olay, geçmiş zamanda kalmış şeyler değildir. Onlann Hz. İsa hakkında tutuşturdukları çirkin iftira ateşinin alevleri hala yanmaya devam etmektedir.
Bu iftiralar, Hz. İsa'nın kişiliğine sataşan dergi ve kitaplar yoluyla yapılmaktadır. Bazen onun hakkında şüpheler uyandırarak, bazen de çirkin iftaralarla bu hareket bugün de devam etmektedir.
Bir örnek verelim: Amerika'nın ortasında Newyork'da pek çok sayıda büyük yayınevleri vardır. Bunlar Siyonist ve Yahudilerin elindedir. Bu yayınevleri Hz. İsa'yı suçlayan ve alçak bîr şekilde çirkin olaylar hikaye ederek, onun durumunu lekeleyen yayınlar yapmaya önem vermektedirler. Bu yayın-evlerinden biri, Simon Shwester Yaymevidir. Son yayınlarından birisi Mesih isa'nın Son Deneyimindir.
Bu çirkin kitabın 25. sahifesinde şunlar yazmaktadır:
Mesih, kendisine bir eş seçmek üzere, annesinin köyü olan Filistin'deki Gana köyüne gitmişti. Bunu İsa'nın annesi istemişti. O, oğlunun kendisine bir eş bulması ile ferahlayacaktı.
İsa elinde bir kırmızı gül olduğu halde köyün ortasında durdu. Bir ağaç altında dans etmekte olan köy kızlarını gözetlemekte idi. Böyle bir yerde bulunan kimse kızların hepsini görecek ve herbi-rini diğeri ile karşılaştıracak durumda idi. Kızları izleyen İsa'da bunlardan birini seçmeye hal kalmamıştı. O kızların hepsini istiyordu. Dayısının tek kızı Mecdeliya çıkageldi. Saçları omuzlarından aşağıya iniyor, ağır bir şekilde salınarak yürüyordu. Delikan-lanın gözü bu kıza takılınca aklı başından gitti. Elindeki gülü kıza vermek için elini uzatırken "İşte istediğim kız budur!" diye haykırıyordu.
Bu çikrin kitabın 86. sahifesinde şunlar yazılıdır:
Mecdeliya çıplak bir vaziyette sırt üstü döşeğe uzanmıştı. Her tarafı terden ıslanmıştı. Kömür gibi siyah saçları yatağının üzerine yayılmış, birbirine geçmiş vaziyette elleri başının altında duruyordu. Şafaktan beri erkekle yatmaktan güçsüz halde idi. Bedeninden her milletin kokusu yayılıyordu. Meryem'in oğlu bakışlarını indirerek odanın ortasında hareketsiz kalakalmıştı.
452. sahifesinde yazar şöyle diyor:
İsa kızı tuttu ve ağzına ateşli bir öpücük kondurdu. Renkleri bozulmuş, dizlerinin dermanı kesilmişti. Çiçek açmış bir limon ağacının altına düştüler. Yerde yuvarlanmaya başladılar. Güneş doğmuş, tepelerine dikilmişti. Esen hızlı bir rüzgar, limon ağacının yapraklarını, onların çıplak bedenlerinin üzerine döktü. Mecdali-ya İsa'yı kucaklayarak, onun bedenini ateşli bedenine yapıştırdı.
482. sahifede yazar Yahudanm dilinden şunları söylemektedir:
Sahte mesih İsa, çarmıh ile karşılaşınca perişan oldu ve* bayıldı. Orada bulunan kadınlar kendisinden çocuk elde edebilmek için onu birlikte yatmaya zorluyorlardı. Yahuda Mesih'e şöyle seslendi: "Senin görevin çarmıhın üzerine çıkmaktır. Sen ölümün üstesinden gelmekle övünüyorsun. Yazıklar olsun sana! Böyle kadınlarla yatarak mı ölümün üstesinden geleceksin?"
Bunlarda utanma arlanma kalmamıştır! Fakat bunların asırlardan beri damarlarında dolaşan pis biat işte budur. Allah'ın kulu ve elçisi olan Meryem oğlu İsa'ya karşı bu kafir ve günahkarların düşmanlıkları işte bu boyutlardadır.
Allah'ın salat ve selamı İsa Peygamber'e ve bizim Peygamberimize olsun.
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-8.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.