☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Kur'anda peygamberlere karşı cahli yaklaşımlar

☝https://www.muhammediyye.org/
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

PEYGAMBERLERE KARŞI CAHİLİ YAKLAŞIMLAR

 

1. Peygamberlere Batıl İsnatta Bulunmak.

 

7-60. Kavminin önde gelenleri: “Gerçekte biz seni açıkça bir “şaşırmışlık ve sapmış­lık” içinde görmekteyiz” dediler.

7-66. Kavminin önde gelenlerinden küfre sapanlar dediler ki: “Gerçekte biz seni “akli bir yetersizlik” içinde görmekteyiz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu da sanmaktayız.”

7-109. Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: “Bu gerçekten bilgin bir büyü­cüdür.”

7-131. Onlara bir iyilik geldiği zaman “Bu bizim için” dediler; onlara bir kötülük de isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar ancak ken­dileridir; ama onların çoğu bilmezler.

11-54.“Biz “Bazı ilahlarımız seni çok kötü çarpmıştır” (demekten) başka bir şey söy­lemeyiz.” (dediler). De ki: “Allah'ı şahit tutarım, siz de şahitler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.”

13-43. O küfre sapanlar şöyle derler: “Sen gönderilmiş (Allah'ın bir elçisi) değilsin.” De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter ve yanlarında Kitap'ın ilmi bulunanlar da (bu gerçeği bilir).”

15-6. Onlar: “Ey kendisine Kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen bir delisin,” dediler.

16-101. Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi  bilmektedir. “Sen   yalnızca iftira edicisin” dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

16-103. Andolsun ki Biz, onların “Bunu ancak kendisine bir beşer öğretmektedir dediklerini biliyoruz. Oysa kendisine saparak-eğilim gösterdikleri (kimse)nin  dili  a'cemidir, bu ise açıkça Arapça olan bir dildir.    

21-5. “Hayır” dediler. “(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi düzüp uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin.”

23-24. Bunun üzerine, kavminden küfre sapmış önde gelenler dediler ki: “Bu, sizin benzeriniz olan bir  beşerden   başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı, muhakkak   melekler   indirirdi. Hem biz  geçmiş  atalarımızdan da  bunu işitmiş değiliz.”

23-38. “O ise, yalnızca bir adam (insandır,  Allah'a karşı  yalan  uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz.

25-4. Küfre sapanlar dediler ki:  “Bu (Kur'an), olsa olsa ancak onun uydurduğu   bir yalandır, onu kendisi düzüp uydurmuş  ve ona başka bir topluluk da yardımda buda yardımda bulunmuştur.” Böylelikle onlar, hiç şüphesiz       haksızlık ve iftira ile geldiler.

26-18. (Gittiler ve Firavun:) Dedi ki: “Biz   seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını  aramızda geçirmedin mi?”

19. “Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin.”

26-27. (Firavun) Dedi ki: “Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir.”

26-153. Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”

32-3. Yoksa onlar: “Bunu uydurdu” mu diyorlar? Hayır o, Rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelmemiş olan bir kavmi uyarıp-korkutman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar.

33-12. Hani, münafık olanlar ve kalple­rinde hastalık bulunanlar: “Allah ve Resulu, bize boş bir aldanıştan başka bir şey va'detmedi” diyorlardı.

36-18. Onlar dediler ki: “Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acıklı bir azap dokunacaktır.”

37-36. Ve derlerdi ki: “Biz, deli bir şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?”

38-4. İçlerinden kendilerine bir uyarıcı-korkutucunun gelmiş  olmasına şaştılar. Kafirler dedi ki: “Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.”

40-24. Firavun'a, Haman'a ve Karun'a, Ama onlar: (Bu,) Yalan söylemekte olan bir büyücüdür” dediler.

44-14. Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: “(Bu, kendisine bazı şeyler) öğretilmiş bir delidir.”

51-39. Fakat o, “bütün kişisel ve askeri gücüyle” yüz çevirdi ve: “(Bu,) ya bir büyücü veya bir delidir” dedi.

51-52. İşte böyle; onlardan öncekiler de  herhangi bir peygamber gelmeyiversin, mutlaka onlar da “Büyücü  veya  deli” demişlerdir.

52-30. Yoksa onlar: “Bir şairdir, biz ona zamanın felaketlerini gözlüyoruz” mu diyorlar?

54-9. Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u ya­lanladılar ve “Delidir” dediler. Ve o (zor­lanarak, davetten de) engellenmişti.                          

54-25. “Zikir  (vahy) içimizden ona  bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır.

68-51. O küfretmekte olanlar, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle yıkıp devireceklerdi. “O, ger­çekten bir delidir” diyorlar.[1]

 

2. Peygamberlerle Alay Etmek

 

6-10. Andolsun senden önceki peygamberler de alaya alındı da, kendisini alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi.                         

11-38. Gemiyi yapmaktaydı. Kavminin “önde gelen çevresi” kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: “Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz” dedi.

13-32. Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi, bunun üzerine ben de o küfre sapanlara bir süre tanıdım, sonra  onları (kıskıvrak) yakalayıverdim. İşte nasıldı o sonuçlandırma?

15-11. Onlara herhangi bir peygamber gelmeyedursun, mutlaka onunla alay ederlerdi.

17-49. Dediler ki: “Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla di­riltileceğiz?”

50. De ki: “İster taş olsun, ister demir,”

51. “Ya da göğüslerinizde (veya gönlünüzde) büyüttüğünüz bir ya­ratık (olun).” Diyecekler ki “Bizi kim (ha­yata) geri çevirebilir?” De ki: “Sizi ilk defa yaratan.” Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: “Ne zamanmış o?” De ki: “Umulur ki pek yakında.”

21-2. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin onlar bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinlemektedirler.

21-41. Andolsun, senden önceki pey­gamberlerle de alay edildi, fakat içlerin­den alay edenleri, o alaya aldıkları (şey) sarıp-kuşatıverdi.

25-41. Seni gördükleri zaman, seni alay konusu edinmektedirler: “Allah'ın, peygamber olarak gönderdiği bu mu?”

42. “Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilah­larımızdan saptırmış olacaktı.” Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından sapıkmış, onlar öğreneceklerdir.

104-1. Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline.[2]

 

3. Peygamberleri, Beşer Oldukları İçin Küçümsemek

 

6-8. Ve derler ki: “Ona bir melek indiril­meli değil miydi?” Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı.

9. Onu eğer bir melek kılsaydık, elbette erkek (suretinde bir melek) kılardık ve mutlaka kat­makta oldukları (şüpheleri) yine katardık.

11-27. Kavminden, küfre sapanların önde gelenlerinden olan çevresi: “Biz seni yalnız bizim gibi  bir beşerden  başkası  görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan   başkasının   uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğü­nüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi ya­lancılar sanıyoruz” dedi.

11-91.“Ey Şuayb” dediler.“Senin söyle­diklerinin çoğunu biz “kavrayıp an­lamıyoruz”. Doğrusu biz seni içimizde zayıf da görüyoruz. Eğer yakın-çevren ol­masaydı, gerçekten biz seni taşa tutar-öldürürdük. Sen bize karşı güçlü ve üstün değilsin.”

92. Dedi ki:“Ey kavmim, sizce benim yakın-çevrem, Allah'tan daha mı üstündür ki, O'nu arkanızda-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp-kuşatandır.”

14-10. Peygamberleri dedi ki: “Allah hak­kında mı şüphe (etmektesiniz)? O, gökleri ve yen yaratandır; O, sızı, günahlarınızı   bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı   konulmuş  bir süreye  kadar ertelemektedir.” Dediler ki: “Siz, bizim benzerimiz  olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın tapmakta olduklarından   çevirip  engellemek   istemektesiniz, öyleyse bize apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirin.”

17-94. Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: “Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?” demelerinden başkası değildir.

95. De ki: “Eğer yeryüzünde (insan değil  de) tatmin bulmuş (yerleşmiş ve) yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.”

21-3. Onların kalpleri tutkuyla oyalanma­dadır. Zulme sapanlar, gizlice fısıldaştılar: “Bu sizin benzeriniz olan bir beşer değil mi? Öyleyse, göz göre göre siz büyüye mi geleceksiniz?”

23-24. Bunun üzerine, kavminden küfre sapmış önde gelenler dediler ki: “Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek is­tiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı, muhak­kak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş at­alarımızdan da bunu işitmiş değiliz.”

23-33. Kendi kavminden, küfredip de ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine  dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki: “Bu, sizin benzeriniz olan” bir beşerden başkası değildir, kendisi sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir.”

34. “Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek olur­sanız, andolsun, siz gerçekten hüsrana uğrayanlar olursunuz.”

23-47. Bunun üzerine dediler ki: “Bizim benzerimiz olan iki beşere mi inanacakmışız? Kaldı ki, onların kavimleri bize kullukta (kölelikte) bulunmaktadırlar.”

25-7. Dediler ki: “Bu peygambere  ne oluyor ki, yemek yemekte ve çarşılarda dolaşmaktadır?  Ona,   kendisiyle  birlikte uyarıp-korkutucu olacak bir melek de in­dirilmesi gerekmez miydi?”

8. “Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya ondan yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?” Zulmedenler (mü'minlere) dedi ki: “Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uymaktasınız.”

9. Bir bakıver; senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Artık onlar hiçbir yol da bulamazlar.

26-154. “Sen ancak bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası da değilsin; eğer doğru sözlülerden isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim.”

36-15. Dediler ki: “Siz bizim benzerimiz   olan bir beşerden başkası değilsiniz, Rahman (olan Allah) da herhangi bir şey in­dirmiş değildir. Siz, yalnızca yalan söylemektesiniz.”

54-24. Dediler ki: “Bizden biri olan bir be mi uyacağız? Bu durumda gerçekten  biz bir şaşkınlık (sapıklık) ve çılgınlık için­de kalmış oluruz.”

64-6. Bu, kendilerine apaçık belgelerle peygamber geldiği halde onların “Bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?” demeleri ve bu yüzden küfre saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir. Allah da (onlara karşı)  müstağni olduğunu (hiçbir şeye ihtiyacı ol­madığını) gösterdi. Allah /aniydir, Hamid'dir.[3]

 

4. Peygamberlere, Şeytani Sorular Ve İstekler Yöneltmek

 

2-55. Ve “Ey Musa! Biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız” demiştiniz de bunun üzerine siz bakınıp-dururken sizi yıldırım çarpmıştı.

2-61. Siz (ise şöyle) demiştiniz: “Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdikle­rinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın.” (O zaman Musa da) “Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için is­tediğiniz vardır.” demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu kuşku­suz, Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi; (yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.

2-67. Hani Musa kavmine: “Allah, mu­hakkak sizin bir sığır kesmenizi emre­diyor” demişti. Onlar: “Bizi alaya mı alıyorsun?” demişlerdi. (O da) “Cahiller­den olmaktan Allah'a sığınırım” demişti.

68. “Rabbine adımıza yalvar da, bize ni­teliklerini açıklasın” demişlerdi. (O da Rabbine yalvardıktan sonra onlara) Demişti ki: “Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık, emrolunduğunuz  şeyi yerine  getirin.”  

69. Demişlerdi ki: “Rabbine adımıza (bir daha) yalvar da, bize rengini bildirsin.” O da: “(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içine ferahlatacak san bir inektir” demişti.

70. (Onlar yine:) “Rabbine (bir kere daha) adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre (birçok) sığır birbirinin benzeridir. İnşaallah (Allah di­lerse,) biz doğruya varırız” demişlerdi.

71. (Bunun üzerine Musa) Dedi ki: “O (Rab­bim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini su­lamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve onda alaca olmayan bir inektir.” (O zaman): “Şimdi gerçeği getirdin “de­diler. Böylece ineği kestiler; ama nere­deyse (bunu) yapamayacaklardı.

2-108. Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, artık o, dosdoğru yolu sapıtmış olur.

4-153. Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor.Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: “Bize Allah'ı açıkça göster.” Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı da   onları affettik ve Musa'ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

6-8. Ve derler ki: “Ona bir melek indiril­meli değil miydi?” Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı.

7-138. İsrail oğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar. Musa'ya dediler ki: “Ey Musa, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap. O: Siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavim­siniz” dedi.

10-15. Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı   ummayanlar, derler ki: “Bundan başka bir  Kur'an getir veya onu değiştir.” De ki: “Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem, benim için olacak    şey değildir.  Ben,  yalnızca  bana  vahyolunana uyarım.  Eğer Rabbime isyan edersem,  kuşkusuz ben,  büyük günün azabından korkarım.”

11-12. Şimdi onların: “Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek  gelmeli değil miydi?” demeleri dolayısıyla göğsün daralıp, sana vahyolunanlardan bir kısmını terk edecek misin? Sen yalnız­ca bir uyarıp-korkutucusun. Allah her şeye vekildir.

11-32. Dediler ki: “Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan bize va'dettiğini getir (görelim.)”

17-73. Onlar neredeyse, sana vahy ettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşürecekler­di; o zaman da seni dost edineceklerdi.

17-90. Dediler ki: “Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız.”

91.“Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.”

92. “Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahit ola­rak) getirmelisin.”

93. Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselme­lisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir Kitap indirinceye kadar senin yükse­lişine de inanmayız.” De ki: “Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?”

25-21. Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: “Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?”Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyük­lüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla başkaldırdılar.

44-34. Herhalde bunlar da diyorlar ki:

35. (Bütün  her şey)  Bizim  yalnızca ilk ölümümüzdür;  biz  yeniden  diriltilip-kaldırılacak değiliz.”

36. “Eğer (bu söyle­diklerinizde) doğru sözlüyseniz, şu halde atalarımızı getirin bakalım.”

45-25. Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman “Eğer doğru sözlüler iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin demekten başka delilleri yoktur.

67-25. Derler ki:”Eğer siz doğru sözlüler iseniz, şu vaad (ettiğiniz azap) ne zamanmış?”

68-9. Onlar, senin kendilerine yaranıp-onlarla uzlaşmanı arzu ettiler; o zaman  onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.

75-6. “Kıyamet günü ne zamanmış” diye sorar.[4]  

                                             

5. Peygamberlerin Getirdikleri Mucizeleri İnkar Etmek

 

5-110. Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destek­ledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuş­tan kör olanı alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrail oğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan küfre sa­panlar, “Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir” demişlerdi (de) İsrail oğullarını senden geri püskürtmüştüm.”

6-7. Biz Kitap'ı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar ona elleriyle dokunsalar bile, küfredenler, tartışmasız; “Bu apa­çık bir büyüden başkası değildir” derler.

7-132. Onlar: “Bizi büyülemek için bize  mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak değiliz” de­diler.

15-14. Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak ve oradan yukarı yükselseler de;

15. Mutlaka: “Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz” diyeceklerdir.

26-32. Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.

33. Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için “parlayıp aydınlanıvermiş”.

34. (Firavun,) Çevresin­deki önde gelenlere: “Doğrusu, bu bilgin bir büyücüdür” dedi.

35. “Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?”

54-2. Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: “(Bu,) Kesintisiz bir büyüdür” derler.[5]

 

6. Peygamberleri Yalanlamak

 

2-87. Andolsun, biz Musa'ya kitap verdik ve ardından peş peşe peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhul-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir pey­gamber nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmı­nız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

3-184. Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık delilleri, hikmetli sahifeleri ve nur verici (aydınlatıcı) Kitap'la gelen pey­gamberleri de yalanlamışlardır.

6-34. Andolsun senden önce de pey­gamberler yalanlandı; onlara yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyet uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden   bir bölümü sana da geldi.                         

14-9. Sizden öncekilerin, Nuh kavminin Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara apaçık belgelerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına ittiler ve dediler ki: “Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine      çağırmakta olduğunuz şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.”         

26-105. Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.                                    

26-123. Ad (kavmi)de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.

26-141. Semud (kavmi) de, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.                            

26-160. Lut (kavmi)de, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.                                             

26-176.  Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.                                  

28-36. Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: “Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmedik” dediler.

40-70. Ki onlar Kitap'ı ve peygamberlerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir.[6]

 

7. Peygamberlere Eziyet Ve Düşmanlık Etmek

 

2-98. Her kim Allah’a meleklerine, Peygamberlerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düş­manıdır.

3-112. Her nerede bulunurlarsa bulun­sunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (horluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Al­lah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamber­leri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır.

5-70. Andolsun, Biz İsrail oğullarından ke­sin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Onlara ne zaman nefisleri­nin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir pey­gamber geldiyse, bir bölümünü yalanla­dılar, bir bölümünü de öldürdüler.

6-112. Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. On­lardan bazısı bazısına aldatma için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

113. Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklen­mekte olduklarını yüklene dursunlar.

7-88. Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekebirler) dediler ki “Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman, edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döne­ceksiniz.” (Şuayb): “Biz istemesek de mi?” dedi.

8-30. Hani o küfre sapanlar, seni tutukla­mak ya da öldürmek veya seni sürgün etmek amacıyla, sana tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.

14-13. Küfre sapanlar, peygamberlerine  dediler ki: “Hiç tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz, ya da dinimize geri döneceksiniz.”   Böylelikle   Rableri ken­dilerine vahyetti ki: “Biz, hiç şüphesiz zul­medenleri helak edeceğiz.”

15-67. Şehir halkı birbirlerine müjdeler vererek geldi.

68. (Lut onlara): Bunlar benim konuğumdur,  beni utandırıp-dillere düşürmeyin” dedi.

69. “Allah'tan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin.”

70. Dediler ki: “Biz seni “herkes(in  işin)e karışmaktan” alıkoymamış mıydık?”

19-46. (Babası) demişti ki: “İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çevirmekte­sin? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre de benden uzaklaş, (bir yer­lere) git.”

26-116. Dediler ki: “Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulanlardan olacaksın.

26-167. Dediler ki: “Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan gerçekten (buradan) sürülüp çıkarılanlar­dan olacaksın.”

27-48. Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.

49. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: “Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık ve gerçek­ten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim.”

29-24. Bunun üzerine kendi kavminin (İbrahim'e) cevabı yalnızca: “Onu öldürün ya da yakın” demek oldu. Böylece Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman etmekte olan bir kavim için ayetler vardır.

33-57. Gerçek şu ki, Allah'a ve Resulü'ne eziyet edenler; Allah, onlara dünyada da, ahirette de lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır.

35-42. Yeminlerinin   olanca   güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelecek olsa ümmetlerin herhangi birinden mutlaka daha doğru yolda olacaklarına dair Allah'a and içtiler. Ancak onlara uyarıcı-korkutucu geldiğinde, (bu onların) nefret­lerinden başkasını arttırmadı.

37-97. Dediler ki: “Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.”

40-5. Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (bir çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi peygam­berlerini (susturmak için) yakalamaya yel­tendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldır­mak için, “batıla dayanarak” mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

40-25. Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: “Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın.” Ancak kafirlerin hileli düzeni elbette boşa çıkar.

26. Firavun dedi ki: “Bırakın beni, Musa'yı öldüreyimde o (git­sin) Rabbine yalvarıp-yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkaracağından korku­yorum.”

61-5. Hani Musa, kendi kavmine demişti ki: “Ey kavmim, gerçekten benim, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip-saptırmış oldu. Allah, fasık olan bir kavmi hi­dayete erdirmez.[7]

 

8. Allah İle Peygamberlerin Arasını Ayırmak

 

4-150. Allah'ı ve peygamberlerini (tanı­mayıp) küfre sapan, Allah ile peygamber­lerinin arasım ayırmak isteyen, “Bazısına inanırız, bazısını tanımayız” diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler;

151. İşte onlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

6-91. Onlar: “Allah, beşere hiçbir şey indirmemiştir” demekle, Allah'ın kadrini hakkıyla  takdir edemediler.  De    ki: “Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça)kağıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu göz ardı ettiğiniz Kitap'ı kim indirdi?   (Bununla)   Sizin ve atalarınızın      bilmediği şeyler size öğretilmiştir.” De ki: “Allah.” Sonra da onları bırak, içine “daldıkları saçma uğraşlarında” oyalanıp-dursunlar.

67-8. Neredeyse  öfkesinin-şiddetinden patlayacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: “Size bir uyarıcı-korkutucu gelmedi mi?”

9. Onlar:“Evet. Bize gerçekten bir uyarıcı-korkutucu geldi. Fakat biz yalanladık ve; Allah hiçbir şey indirmedi,   siz  yalnızca büyük  bir şaşkınlık(ve sapıklık) içindesiniz, dedik.”derler.

10. Ve derler ki: “Eğer dinlemiş olsaydık,  ya  da  akıl  etmiş olsaydık,  şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.”[8]

 

9. Peygamberler Arasında Ayırım Yapmak

 

2-91. Onlara: “Allah'ın indirdiklerine iman edin denildiğinde: Biz, bize indirilen iman ederiz” derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an),yanlarındaki   (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: “Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”

4-150. Allah'ı ve peygamberlerini (tanı­mayıp) küfre sapan, Allah ile pey­gamberlerinin arasını ayırmak isteyen, “Bazısına inanırız, bazısını tanımayız” di­yen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler;

151. İşte onlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

152. Allah'a ve peygam­berine inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.[9]

 

10. Müslim Oldukları İçin Peygambere Minnet Etmek

 

49-17. Müslüman oldular diye, sana minnet etmektedirler. De ki: “Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi imana yöneltip-ilettiği için Allah size minnet etmektedir. Eğer doğru sözlüler iseniz  (bunu  böyle kabullenmeniz gerekir.)”[10]

 

11. Peygamberlere İsyan Ve İtaatsizlikte Bulunmak

 

4-14. Kim Allah'a ve Resulüne isyan eder  ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar.  Onun için alçaltıcı bir azap vardır.                                  

11-59. İşte Ad (halkı): Rablerinin ayetle­rini tanımayıp reddettiler. O'nun   peygamberlerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.                  

20-90. Andolsun, Harun bundan önce onlara; “Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz).  Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah) dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin” demişti.

91. Demişlerdi ki: “Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp, önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız.”

24-47. Onlar derler ki: “Allah'a ve Rasul'e iman ettik ve itaat ettik” sonra da bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

48. Ar­alarında hükmetmesi için onlar Allah'a ve Rasulüne çağırıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir.

49. Eğer hak onların lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.

50. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Al­lah'ın ve Rasulünün   kendilerine  karşı haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır, onlar zalim olanlardır.            

58-5. Gerçekten Allah'a ve Resulüne karşı (gelerek)  başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin  alçaltılması  gibi   alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.

58-8. “Gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmalarından men edilip, sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman seni Allah'ın se­lamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: “Söylemekte oldukları­mız dolayısıyla Allah bize azap etse ya” derler. Onlara cehennem yeter; oraya gi­receklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeri­dir.

9. Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; iyiliği ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının.

58-20. Hiç şüphesiz Allah'a ve Resulüne karşı (onların koydukları sınırları tanıma­yıp, kendileri sınır koymağa kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.

 73-15. Hiç şüphesiz Biz size, üzerinize şahit olacak bir peygamber gönderdik; Fıravun’a da bir peygamber gönderdiği­miz gibi.

16. Fakat Firavun peygambere isyan etti, Biz de onu pek vahim bir tarz­da (azapla) yakalayıverdik.[11]

 

12. Hak Peygamberleri, Kendi Batıl Fırkalarına Nisbet Etmek

 

2-140. Yoksa siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: “Sizler mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah ta­rafından bildirilmiş bir şehadeti gizle­yenden daha zalim olan kimdir? Allah, yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.”

3-65. “Ey Kitap ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip-tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?”

66. İşte sizler böylesiniz; hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hakkında hiç bilginiz olmayan şey konusunda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.

67. İbrahim, ne yahudi idi ne de hıristiyandı: Ancak o, hanif (muvahhid) bir müslümandı, müşriklerden de değildi.

68. Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, bu peygam­ber ve iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir.[12]

 

13. Peygamberleri İlahlaştırmaya Çalışmak

 

3-79. Beşerden hiç kimsenin, Allah ken­disine Kitabı, hükmü ve peygamberliği versin de, sonra o, insanlara: “Allah'ı bırakıp bana kulluk edin” deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o ancak, “öğret­mekte ve okuyup okutmakta olduğunuz Kitap'a göre Rabbaniler (Rabbe halis kul­lar) olunuz (deme görevindedir).”

80. O, si­zin, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi de emretmez. Siz müslümanlar olduktan sonra, size küfrü mü emre­decek?

4-171. Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın peygambe­ri ve kelimesidir. Onu (Ol kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruh­tur. Öyleyse Allah'a ve Peygamberine inanınız; “Üçtür” demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan “çok yüce ve arıdır.” Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

5-17. Andolsun, “Gerçek şu ki, Allah Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler küfretmiştir. De ki: “O, eğer Meryem oğlu Mesih'i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse, Allah'tan (bunu önlemeğe) kim bir şeye malik olabilir?” Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ın­dır; dilediğini yaratır. Allah her şeye güç yetirendir.

5-72. Andolsun, “Gerçekten Allah, Meryem oğlu Mesih'tir” diyenler küfre saptı. Oysa Mesih'in dediği (şudur); “Ey İsrail oğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin Çünkü O, kendisine şirk koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir, zulmedenlere yardımcı yoktur.”

5-116. Allah: “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara Allah'ı bırakarak, beni ve annemi iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?” dediğinde: “Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakış­maz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Ger­çekten görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen.”

117. “Ben onlara bana em­rettiklerinin dışında hiçbir şeyi söyle­medim. (O da şuydu:) “Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.” Onların içinde kaldığım sürece, ben on­ların  üzerinde  bir şahittim.    Benim(dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her şeyin üzerine şahit olansın.”

9-30. Yahudiler: “Üzeyir Allah'ın oğludur” dediler; hıristiyanlar da: “Mesih Allah'ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki küf­redenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da çevriliyorlar?

31. Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve ra­hiplerini Rabler (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başkasıyla emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koşmakta oldukları şey­lerden yücedir.[13]

 

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız Allah razı olsun.

  • Kur'anda
  • Mucizeler
  • Kavramlar
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp el-Haşimi (Musevi) Ks 

الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي

Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Kur'anda peygamberlere karşı cahli yaklaşımlar Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.