Cevap: Bir müslümanm günahın büyüğünden de, küçüğünden de sakınması gerekir. İster büyük olsun, ister küçük olsun günahların hepsi kötüdür. İnsan, ancak tüm günahları terketmekle kemale erer.
Ancak günahların da dereceleri vardır. Bu nedenle din günahları, büyük ve küçük günahlar diye iki kısma ayırmıştır. Kebair, kebire'nin çoğuludur. Kebire fahiş ve çok çirkin demektir. Büyük günahlar, tevbe edilmeden bağışlanmayan, insanı cehenneme götüren günahlar diye tarif edilmiştir. İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Allah'ın, işleyene ateş vaadettiği günahlar, büyük günahlardır. Yine büyük günahlar işleyene, had cezası gereken günahlardır şeklinde de tarif edilmiştir. Büyük günahların hangileri olduğu hakkında ihtilaf edilmiştir.
Büyük günahlann, şu dokuz günah olduğunu söyleyen alimler vardır: Haksız yere adam öldürmek, riba yemek, yetim malını yemek, iffetli bir kadına iftirada bulunmak, yalan yere şahitlikte bulunmak, ana ve babaya isyanda bulunmak, cihattan kaçmak, sihir yapmak, Mes-cid-i Haram'da ilhadda bulunmaktır.
Kimi âlimlere göre de büyük günahlar, kumar oynamak, hırsızlık yapmak, içki içmek, salih olan seleflere sövmek, hakimlerin haktan
dönmeleri, hevaya tabi olmak, bilerek yalan yere yemin etmek, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek* kişinin babasına küfretmesi, yer yüzünde bozgunculuk yapmak ve bunlara benzer şeylerdir.
Sagire'nin çoğulu olan segâir de küçük olan günahlardır. Küçük günahları, sahibinin hemen yaptıktan sonra pişmanlık duyduğu günahlar diye tarif edenler olmuştur.
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de rahmetine işarette bulunmuş, büyük günahlardan sakınmaları hâlinde işledikleri küçük günahları bağışlayacağını ifade etmiştir. Allah şöyle buyuruyor:
Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız. (Nisa/3)
Ufak tefek kusurlar dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki rabbin affı bol olandır. (Necm/32)
Allah Şura suresinde de mü'minlerin vasıflarını sayarken şöyle buyuruyor:
Onlar, büyük günahkarlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar. Kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar. (Şura/37)
Allah Rasûlü de şöyle buyuruyor:
Beş vakit namaz, cuma namazı, Ramazan orucu, bu aralarda geçen günahlara kefaret olurlar. Tabii ki büyük günahlardan sakınmak şartıyla.
Şurasını da unutmamak lazımdır ki küçük günahlarda ısrar etmek onu büyük günah haline getirir.
Allah şöyle buyuruyor:
Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-is-tiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler. (Âl-iİmran/135)
İmam Kurtubi'nin büyük günahlar hakkında çok güzel bir tesbiti vardır, şöyle ki:
Büyük günahlar hakkında sahih ve hasen bir çok hadis-i şerif vardır. Ancak bu hadisler büyük günahların sayısını belirlememiştir. Ancak zarar vermek hususunda onların bazıları diğerinden büyüktür. Şirk ise bunların hepsinden büyüktür. Çünkü bu konuda kesin hüküm vardır. Şirkten sonra, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek gelir. Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, Kur'an'ı yalanlamak demektir. Çünkü Allah "Rahmetim her şeyi kuşatır" diyor. Yine Allah şöyle buyuruyor:
Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez. (Yusuf/87)
Sapıklardan başka kimse Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.
Bundan sonra Allah'ın azabından emin olmak gelir. Çünkü Allah'ın azabından emin olmak insanları günaha daldırır. Allah şöyle buyuruyor:
Allah'ın azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası Allah'ın (böyle) mühlet vermesinden emin olmaz. . (A'raf/99)
Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan sizi mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz. (Fussilet/23)
Bunlardan sonra haksız yere adam öldürmek gelir. Bundan sonra da livata, zina, içki, yalan yere şahitlik, namaz ve ezanı terketmek gibi günahlar gelir. Livata neslin kesilmesine, zina neseblerin karışmasına, içki aklın ve zihnin örtülmesine, yalan yere şahitlik kanın, malın, ırzın mubah görülmesine, namaz ve ezanın terkedilme-si, İslâm'ın alâmet-i farikasının yok olmasına sebep olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.