Cevap: Bir münasebetle Rasûlullah'ın (s.a) beşeri yönünü inceliyordum. Bu esnada gördüm ki Rasûlullah (s.a) fıtratıyla beşeriyetin zirvesinde bulunmaktadır. Çünkü Allah onu korumuş ve hidayete eriş-tirmiştir. Yine şunu da anladım ki takdir edilme hissi insanın tabiatında vardır. İnsanlar meslekleri ve meşrepleri ne olursa olsun iyi anılmayı isterler.
Bununla birlikte erdemli kişi bihakkın layık olduğu övgüyü kabul eder. Yapmış olduğu övgüye değer işle yad edilmek ister.
Düşük karakterli insan ise haketmediği halde övülmeyi ister. Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile Övülmek isteyenler azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır. (Âl-İİmran/188)
Ve yine gördüm ki Allah Rasûlü (s.a) sahabîlerine çok güzel övgülerde bulunmuştur. Onlardan kimine Sıddîk, kimine Faruk, kimine Zinnûreyn, kimine İlim Kapısı, kimine Allah'ın Kılıcı, kimine Ümmetin Emini diyerek kendilerini onurlandırmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de de peygamberlerin övüldüğü birçok ayet vardır. Bu da gösteriyor ki insanlar layık oldukları şeylerle övüîebilir. Mesela Allah (c.c) Meryem suresinde Hz. İbrahim'den bahis açarken şöyle buyuruyor:
Kitapta ibrahim'i an. Zira o sıdkı bütün bir peygamberdi. (Meryem/41)
Hz. Musa'dan bahsederken de şöyle buyuruyor:
(Rasûlüm) Kitapta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlas sahibi idi ve hem Rasûl, hem de Nebi idi. (Meryem/51)
Hz. İsmail'den de şöyle bahsediyor:
(Rasûlüm) kitapta İsmail'i de an. Gerçekten o sözüne sadıktı. Rasûl ve Nebi idi. (Meryem/54)
Idris'ten de şöyle bahseder:
Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o pek doğru bir insan, bir peygamberdi. (Meryem/56)
Sad suresinde Hz. Davud'tan bahsederken şöyle der:
Kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla o hep Allah'a yönelirlerdi. (Sad/17)
Hz. Eyyub hakkında da şöyle der:
Kulumuz Eyyub'u da an. O rabbine! "Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi" diye seslenmişti. (Sad/41)
Ve yine İbrahim, İshak ve Yakub hakkında şöyle diyor:
(Ey Muhammedi) Kuvvetli ve basiretli kullarımız, İbrahim, İshak ve Yakub'u da an. Hepsi de iyilerdendir. (Sad/48)
Ahkaf suresinde de Hz. Hûd hakkında şöyle buyurur:
Ad kavminin kardeşini (Hud'u) an o kavmini uyardı. (Ahkaf/21)
Hak eden kişinin övülmesi, bir takdirdir. Bu da gayret sahiplerini daha fazla çaba sarfetmeye sevkeder.
Şeyh M. Abduh'un Mecmuat'ul-Kelimât isimli eserinde şöyle deniyor: "Yerli yerinde olan övgüden hoşlanmak Allah'ın hikmetindendir."
İmam Muhammed Abduh bu risalesinde ümmetlerin ve milletlerin savaşmasından, kahramanların mücadelesinden ve zorluklara karşı koymasından bahsedip diyor ki:
Yüceliğe talip kişiye zorluklar kolay görünür, ölüm onu yıldır-maz. Bazen azmi kınlırsa da Allah'ın yardım ve ilhamıyla hemen kendini toparlar ve ferdin/toplumun ilerleyip yükselmesinin ancak çalışmakla, vehim ve hayallere galip gelmekle mümkün olduğunu
düşünmeye başlar.
Sonra İmam M. Abduh yükselişlerden, şeref ve azmetmekten konu açar ve şöyle der:
Milletler ancak, yüksek himmetli kahramanların çalışmalarıyla
yükselir.
Sonra şöyle devam eder:
Kendisini insanlığa adamış ve ağır yüklerin altına girmiş kimseler acaba ne bekliyorlar? Menfaatlerini onların menfaatinde görmüyorlar mı? Allah her şeyi bir sebebe bağlamamış mı? Zafere erişmenin yolu, yakın üzere olup gayret göstermek değil midir?
İmam M. Abduh sözlerine şöyle devam ediyor:
Allah insanın fıtratına takdir edilme hissini koymuştur. Takdir görmek ruhun gıdasıdır. Nefsi ayakta tutan şeydir. İnsanın iki eceli ve iki vücudu vardır. Bunlardan birincisi, doğumuyla başlayıp ölümüyle sona erer. İkincisi ise geride bıraktığı hayırlı işler ve hayırlı kişilerdir, ki bunların ömrü diğerinden çok uzun olur. Öyleyse insan, adi ve bayağı şeyleri bırakıp değerli olan şeylere yönelmelidir.
İmam M. Abduh, milletlerin çalışanlarını takdir etmeyerek onların şevklerini kırıp toplumun maslahatına set çektiklerini ifade ettikten sonra şöyle devam ediyor:
Takdir edilmek, övgüden, hoşlanmak tabii bir şeydir. En yüksek insanlar dahi bundan hoşlanmışlardır. Allah, Rasûlü Muharnmed'e dahi minnette bulunarak şöyle buyuruyor:
Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? (İnşirah/4)
Allah, temiz nimetlere mazhar olanların bunu dile getirmelerini müsamaha ile karşılamış ve şöyle buyurmuştur:
Ve rabbinin nimetini minnet ve şükranla an. (Duha/11)
Zannediyorum insanın takdir edilmekten hoşlandığına dair bu kadar delil yeterlidir. Bununla birlikte asil olanlar hakkettikleri şeylerle övülmeyi düşük insanlarsa hakedip etmediklerine bakmaksızın övülmeyi isterler.
Yüce Allah İmam M. Abduh'tan razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.