☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Soru: Doğuyla Batının birbirinden çok farklı olduğu, bu nedenle uyuşmalarının mümkün olmadığı söyleniyor. Bu doğru mudur?

Sorularla islamiyet-19->Soru: Doğuyla Batının birbirinden çok farklı olduğu, bu nedenle uyuşmalarının mümkün olmadığı söyleniyor. Bu doğru mudur?







Cevap: Evet bu tür sözler sarfeden kimseleri görüyoruz. Hatta Ba­tılı bir şair şöyle demiştir:

Doğu Doğudur, Batı da Batıdır. Bunların birleşmeleri imkânsızdır.

Sağduyu sahibi bir insanın böylesine cahilane sözleri kabul etme­si mümkün değil. Bu tür sözler söyleyenlerin aklından zoru olsa gerek. Bunun yanısıra bu tür insanların Doğu hakkındaki su-i zanlan, Batı'ya karşı olan hayranlıkları onları bu hale getirmiştir.

Zira herşeyden evvel Doğu ile Batı arasına bir sınır koymak çok zordur. Misal olarak Doğu'nun nerede bitip Batı'nın nerede başladığını kim söyleyebilir. Bununla beraber güneşin etrafında dönen yer küresi daire şeklindedir. Yeryüzünün her yerinde güneş doğup batıyor. O za­man her yerin bir şarkı bir de garbı vardır.

Lügatte şark, güneşin doğduğu yer demektir.

Zeytin, doğuya da, batıya da nisbet edilmeyen mübarek bir ağaç­tır. (Nur/35)

Bu ayet hakkında Kamus şu açıklamayı yapıyor: Güneş sadece sabahleyin onun üzerine doğmaz. O şarkın garbındadır. Güneş ona sabah ve akşam isabet eder. Bu da onu olgunlaştım- ve zeytinlerini güzelleştirir.

Halk Avrupa ve Amerika'ya Batı diyorlarsa da coğrafya uzmanla­rının batı ve doğu konusundaki görüşleri farklıdır.

Coğrafyacılar farazi bir hat koyup yeryüzünü iki kısma ayırırlar. Bunun bir bölümüne şark, bir bölümüne de garp derler. Halbuki bu hat tamamen vehmidir. Bunun hariçte bir varlığı söz konusu değildir. Biz gerçekten şu vehmi hattın üzerindeki şehirlerin durumu nedir bilmiyo­ruz. Bu şehirler şarkda mı, yoksa garpta mıdırlar? Bunlar doğulu mu-durlar, yoksa batılı mıdırlar?

'Doğuyla Batının uyuşmayacağı/birleşemeyeceği iddiasına gelin­ce, bütün mükevvenat Allah'ındır. Kalbler hep O'nun elindedir. İnsan­ların tümü O'nun kullarıdır, buradaki insanlar da oradaki insanlar gibi­dirler. Hiç bir semavi kitap, hiç bir din ve şeriat, insanları Doğulu-Ba-tılı diye ayırmaz. Beşer olma açısından, ikisi arasında bir fark gözet­mezler. Şarkla garp arasındaki rabıtalar çok eskilere dayanmaktadır. Şarkta çıkan bir dava hiç bir zaman şarkla bağlı kalmamış, aksine Al­lah'ın dilediği oranda dünyaya yayılmış ve doğulusuyla batılısıyla bir çok toplum tarafından benimsenmiştir.

İşte hanif olan İslâm, onun nuru Mekke'de doğdu. Önce Arab ya­rımadasının şarkında, sonra da dünyanın birçok bölgesine yayıldı. Hiç kimse, İslâm'ın şarka mahsûs olup batıyı ilgilendirmediğini söyleye­mez. Nitekim Allah Teâlâ, elçisi Muhammed'e şöyle hitap ediyor:

(Rasûlüm)! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya/107)

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gön­derdik. (Sebe/28)

Hz. Peygamber de (s.a) şöyle buyuruyor:

Ben size hususi olarak, bütün insanlara da umumi olarak gönde­rildim.

İslâm davası sadece şarka mı mahsustur? Halbuki onun nuru bü­tün yeryüzünü kuşatmıştır. Böylelikle yeryüzünün şarkı da, garbı da İs­lâm'ın hidayetinden nasiptar olmuştur. Müslümanlar Batıda, büyük bir devlet kurup yüzyıllar boyunca hükmetmediler mi? Ne yazık ki heva ve hevesler, hizip ve ihtilaflar nedeniyle muhteşem Endülüs İmparator­luğu çöktü. Bugün 'Kaybolan Cennet' diye isimlendiriyoruz onu.

Bu 'Kaybolan Cennet' yoluyla İslâm ve Arablar müslümanlan gar­ba taşıdılar. Böylece doğuyla batı arasında rabıtalar oluşturdular, şark­tan garba medeniyet taşıdılar. Garptan da şarka çok şeyler getirdiler.

Arab tarihini yazanlar Arabların orta çağ boyunca Avrupalılar üze­rinde etkili olduklarını ifade ediyorlar. Arabça konuşanlar, sekizinci asırdan miladi on üçüncü asra kadar ilim, medeniyet ve kültür taşımış­lardır. Hatta diyebiliriz ki bu geçmişlerin ilim ve felsefelerinin gelişip çiçeklenmesinde büyük rol oynamıştır. Avrupa bunların sayesinde atı­lım yapmıştır. Avrupa'daki gelişmelerin altında Arab İspanya'sının bü­yük rolü vardır.

Bir müellif şöyle diyor: "Eğer müslümanlar kağıdı bulmasaydı, bugünkü teknoloji olmazdı."

Bu ilmî bağları, savaşları, göçleri, ticarî seyahatleri, uzaklaşıp ya­kınlaşmaları ve geçmişteki alevlenmeleri gözönünde bulundurduğu­muz zaman, 'Şark şarktır, Garb da garbtır, ikisinin uyuşması imkânsız­dır' sözünün, mesnetsiz boş bir laf olduğunu anlarız. Hele bu asırda böyle bir iddia çok tuhaftır, zira kıtalar arasındaki uzaklıklar kaldırıl­mış, dünya adeta tek bir şehir haline gelmiştir.

Kimileri de, Batı'nın maddeci olup Doğu'nun maneviyatçı olduğu­nu ileri sürerek, iki kültür arasında büyük çelişki bulunduğunu ifade ediyorlar. Bu da önceki gibi, mesnedsiz boş bir laftan başka birşey de­ğildir. Zira Doğu'nun maneviyatçı olması, maddeden nasibini almayacağı anlamına gelmez, gelmemiştir de. Bunun tezahürleri dün olduğu gibi, bugün de görülmektedir.

Aynı şekilde Batı'nın da maneviyattan büsbütün mahrum olduğu söylenemez.

Günün birinde Edison bir arabaya biner, elini kapıya sıkıştırır, tır­nağı çıkar. Bir dostu durumu öğrenince onunla alay ederek şöyle der: "Büyük mucide de bakın, basit bir tırnak yapmaktan aciz".

Bu da kişinin ne kadar bilgin olursa olsun zayıf ve aciz olduğunu, Allah'ın kudretiyle, kulun kudretinin kıyas bile edilemeyeceğini göste­riyor. Allah Ahmed Şevki'ye rahmet eylesin ne güzel söylemiştir:

Ey Edison sen elektrikte ne görüyorsun? Sen yerdesin dikkat et gökte neler var? Sen elektrik düğmesine hüküm geçiriyorsan, Bütün hükümlerin düğmesi Allah'ın elindedir.

Bugün, Batılıların bir kısmının Doğululardan daha maneviyatçı, Doğuluların bir kısmının da Batılılardan daha maddeci olduğunu söy­lemek pek yanlış olmaz. Örneğin günümüzde Batı Üniversitelerinin pek çoğunda ruhi ilimlerle ilgili kürsüler mevcuttur. Bu gibi kürsüler Şark üniversitelerinde hala mevcut değildir. Ve yine maddî olarak do­yuma ulaşan Batılıların maneviyata sarılmayacaklannı kim iddia ede­bilir. Umlur ki Şark da derin uykusundan uyanır. Şarklılar bu uykuyu maneviyatın göstergesi saydılar. Şimdilik ona kılıf arıyorlar. Umulur ki bu da onun dinle barışmasına bir vesile olur.

Ey Allah'a inanmış olan kul! Karanlığı dağıtmak için nurun her ta­rafa yetişmelidir. Durmadan ilerle ve barış dağıt. Şark da Garb da sana muhtaçtır.




Bu Bölümdeki Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;

اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha sığınırız,kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
                 S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.


  • اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

     بسم الله الرحمان الرحيم

  • يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

    Ya eyyuhallezine amenu ediullahe ve ediur resule ve ulil emri minküm, fe in tenaza'tum fi şey'in fe rudduhu ilallahi ver resuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahir. Zalike hayrun ve ahsenu te'vila.

  • Nisa﴾59﴿
     Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu, Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.


  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sorularla İslam-19.Bölüm
  • Sorularla İslam-Bölümler
  • ☝📖 المحمية 📖☝

S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks-الامام سيد محمد الهاشمي -Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar

Soru: Doğuyla Batının birbirinden çok farklı olduğu, bu nedenle uyuşmalarının mümkün olmadığı söyleniyor. Bu doğru mudur? Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.