☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

SORU: Tevbe sûresinin başında niçin besmele zikredilmemiştir?

Sorularla islamiyet-15->CEVAP: Müfessirler Tevbe sûresinin besmelesiz olarak başlaması­nın sebebi üzerinde durmuşlardır. Müfessirlerin bu konudaki görüşle­rinden meşhur olanları zikredeceğiz:


Bu konu İbn Kesir Tefsirinde şu şekilde izah edilir:


Sahabe-yi kiram İmam Mushafta bu sûrenin başına besmeleyi yazmadıkları için bu sûrenin başında besmele bulunmaz. Bu ko­nuda müminlerin emiri Hz. Osman ibn Affan'a uyulmuştur.


Sahabenin bu tasarrufu için herhangi bir sebeb ve hikmetin zikre-dilmediğini görüyoruz. Bu sebeble İbn Abbas'ın rivayetine göre o Hz. Osman'a şöyle demişti: "Enfal sûresi mesâni grubuna ait sûrelerden ol­duğu halde niçin önce Enfâl'den başladınız ve Tevbe suresini ondan sonraya aldınız ve niçin aralarına besmeleyi yazmadan ikisini birleştir-diniz?" (Mesâni, âyet sayısı yüzden az olan sûreler, miûn ise âyet sayı­sı yüzden fazla olan surelerdir. Enfâl sûresi yetmiş beş ayettir. Tevbe sûresi yüz yirmi dokuz ayettir). Hz. Osman bu soruya şöyle cevap ver­di: "Hz. Peygamber'e (s.a) uzun bir müddet bir kaç tane sûre birlikte iniyordu. Kendisine bir şey indiği vakit vahy kâtiplerinden birisini ça­ğırır ve ona: "Bu âyetleri şu sürenin şu şu âyetlerinin yanma yazın!" derdi. Enfâl Medine'de inen ilk sûrelerdendir. Berâe (Tevbe) ise Kur'an'ın son inen sûrelerindendir ve onda anlatılan olaylarla, Enfâl'de anlatılan olaylar birbirine benzer. Ben de Enfâl'deki âyetlerin Tevbe'ye dâhil olduğunu zannettim. Hz. Peygamber de (s.a) bu konuda bize her­hangi bir açıklamada bulunmadan vefat etti. Bu sebeble ikisini bir araya getirdim. Böylece Enfâl sûresini yedi uzun sûrenin içerisine koy­muş oldum."


İmam Fahrûddin er-Râzi Tevbe sûresinin başında besmeleninin niçin zikredilmediğini çok çeşitli yönlerden izah etmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:


Birincisi: Rivayet edildiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Os­man İbn Affan'a "Enfal sûresi mesâni grubuna ait sûrelerden, Tev­be ise miûn grubuna ait sûrelerden olduğu halde niçin önce En-fal'den başladınız ve ikisini birleştirip aralarına besmele koymadı­nız?" diye sorduğumda, Osman bu soruya şöyle cevap verdi: "Ra-sûlullah'a (s.a) ne zaman bir sûre inerse bunu falan yere yerleşti­rin!" derdi. Berâe, Kur'an'ın en son inen sûrelerindendir. Rasûlul-lah (s.a) Berâe'nin nereye konacağına dair bir açıklama yapmadan vefat etti. Bunların konulan da birbirine benziyordu. Bu sebeble bu ikisinin arası birleştirildi.


Bazı araştırmacılar dediler ki: Rasûlullah'ın (s.a) bu sûrenin En-fal'den sonra geldiğini açıklamadığını söylemek mümkün değil­dir. Çünkü Kur'an-ı Kerim Allah Rasûlü tarafından sıraya konul­muştur. Şayet bazı sûrelerin Allah tarafından tertip edilmediğini caiz görecek olursak bunu diğer sûreler için ve bir sûre içindeki âyetler için de caiz görmemiz gerekir. Böyle bir cevaz Kur'an'da eksiklik ve fazlalığın olmasının mümkün ve caiz olduğu kapısını açar. Böyle bir anlayış Kur'an'ı hüccet/delil/kaynak olmaktan çı­karır. Gerçek olan şu ki Rasûlullah (s.a) Tevbe sûresinin Enfal sû­resinden sonraya yerleştirileceğini vahy yoluyla emretmiş ve Tevbe sûresinin başında besmele olmadığını da yine vahy yoluy-le bildirmiştir.


İkincisi: Rivayet edildiğine göre Ubey b. Ka'b şöyle demiştir: Bu­nu böyle zannettiler (yani Enfal'in Tevbe'den sonra geleceği ve Tevbe suresinin başında besmelenin olmayacağı kanaatine vardı­lar.) Çünkü Enfal sûresinde yapılan anlaşmalardan söz edilir. Tev­be sûresinde ise bu anlaşmalardan vazgeçildiği ve bozulduğu an­latılır. Bu sebeple biri diğerinin yanına konulmuştur.


Üçüncüsü: Sahabiler Enfal ve Tevbe sûrelerinin tek bir sûre mi, yoksa ayrı ayrı iki sûre mi olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları bu ikisi tek bir sûredir, demişlerdir. Çünkü her ikisi de cihat hak­kında nazil olmuştur ve bu ikisinin tamamı yedi uzun sûrenin ye­dincisi olur.[1] Bundan sonrakiler de el-miün sûreler grubuna girer. Bu görüşün daha kuvvetli olduğu görülüyor. Çünkü her ikisi bir­den 206 âyet eder ve ikisi tek sûre mesabesindedir. Bunların iki ay­rı sûre olduğunu söyleyenler de vardır. Sahabe arasında bu konuda ihtilaf çıkınca bunların tek sûre olduğunu söyleyenlerin de sözüne işaret etmek üzere ikisinin arasında bir boşluk bırakmışlardır.


Dördüncüsü: Allah Teâlâ Enfal sûresini müminlerin birbiriyle dost olmalarını ve kâfirlerle de tamamen ilişkiyi kesmelerini vaGİb kı­larak sona erdiriyor. Sonra bu manayı (Baraetün minallahi ve Ra-sûlihi) âyetinde açıklıyor. Bu ikisi aynı manayı ifade edince ve bu âyet, kendisinden önceki âyeti teyit edip pekiştirince aralarına bir fasılanın girmesi lüzumlu hale gelmiş olur. Aralarında fasıla olma­sı, bunların farklı iki sûre olduklarına dikkat çekmek içindir. Ara­larında besmelenin yazılı olmaması ise bunun manası ile onun manasının aynı olduğuna dikkat çekmek içindir.


Beşincisi: İbn Abbas Hz. Ali'ye (r.a): "Bu iki sûre arasında besme­le niçin yazılmadı?" diye sorduğunda, Hz. Ali şöyle cevap verir: "Çünkü besmele bir emandır, Tevbe sûresi ise kılıçla ve ahdi (söz­leşmeyi) bozanlara karşı nazil olmuştur. Dolayısıyla Tevbe sûre­sinde eman yoktur." Rivayet olunduğuna göre, Süfyan ibn Uyey-ne bu manayı anlatırken "size selam verenlere sen müslüman de­ğilsin demeyiniz!" (Nisa/94) âyetinin manasıyla teyit ederek an­latmıştır.[2] Süfyan ibn Uyeyne'ye denildi ki: "Rasûlullah (s.a) ehl-i harbe besmeleli mektup yazmadı mı?" Süfyan bu soruya şöyle cevap verdi: "Bu mektuplar, Rasûlullah'ın onları Allah'a da­vetiyle ilgili bir başlangıçtır, yoksa onlarla olan bir anlaşmanın bozulması değildir. Dikkat et, Rasûlullah'ın mektubunun sonunun "Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun" diye bittiğini gör-müyormusun? Bu sûre ise karşılıklı çarpışmayı ve anlaşmanın bo­zulmasını ihtiva etmekdir. İkisi arasındaki fark gayet açıktır."


Altıncısı: Belki de Allah Teâlâ bazı insanların besmelenin Kur'an'dan bir âyet olup olmadığı hususunda tartışacaklannı bil­diği için, besmelenin her sûrenin başında o sûreye ait bir âyet ol­duğuna dikkat çekmek için burada yazılmamasını emretti. Besme­le, Tevbe sûresinin bir âyeti olmadığı için yazılmamıştır. Bu, diğer sûrelerin başında besmele yazıldığı için besmelenin o sûrelere ait bir âyet olduğunu gösterir.


Kuşeyri Letaifu l-lsarat isimli tefsirinde Tevbe sûresinin başında şöyle der:


Allah Teâlâ dilediği kimseye ve dilediği şeye dilediği özel mu­ameleyi yapabileceği, dilediği kimseyi, dilediği şeyi dilediği şe­kilde başkasından ayırabileceği bilinsin diye bu sûreyi besmele­den soyutlamıştır. O'nu za'fa düşürecek hiç bir sebep yoktur ve O, hiçbir fiilinde gaye ve zorunlulukla bağımlı değildir. Bu besmele âyetinin Kur'an'da sabit olduğu herkes tarafından açıkça bilin­mektedir. Ancak (Tevbe sûresinden) çıkarılmıştır. Böylece de maksat hasıl olmuştur.


"Bu sûre kâfirlerden uzaklaşmayı, ilişkileri kesmeyi ifade ederek başladığı için besmele onda zikredilmemiştir" diyen kimsenin -her ne kadar bu da bir yorum ise de- bu yorumunun araştırıldığında doğru ol­madığı görülür. Çünkü Kur'an'ın pek çok sûresi kâfirlerden söz ederek başlar. Mesela Beyyine, Hümeze, Leheb ve Kâfirun sûreleri böyledir. Bu sûrelerin hepsinin başında da besmele vardır.


Belki şöyle denilebilir: Diğer sûrelerde kâfirlerden söz edilmiş ol­sa bile, kâfirlerden uzaklaşüması ve ilişkilerin kesilmesi açıkça zikredilmemiş, belki ima yoluyla işaret edilmiştir, ama Tevbe sûresinin ba­şında bu husus daha keskin bir şekilde ifade edilmiş ve sûreye besme­ledeki rahmet kelimesi zikredilerek giriş yapılmamıştır.


Denildi ki: Tevbe sûresinin besmele âyetinden soyutlanması bir farklılığın mevcudiyetine işaret ediyorsa, namazın besmeleden tecridi­nin de vuslatın kemalini ve sevaba hak kazanmayı engelleyeceğinden korkulmuş olması gayet normaldir.


Menar Tefsiri'nde şöyle denilir:


Sahabe ve onlardan sonra gelenler Tevbe sûresinin başına besme­leyi yazmamışlardır. Çünkü diğer sûrelerle birlikte indiği gibi bes­mele bu sûreyle birlikte inmemiştir. Besmelenin bu sûrede bulun­mayışının en doğru ve tercih edilen izahı da budur.


Bir görüşe göre bunun Enfal süresiyle birlikte tek bir sûre olduğu­nu söyleyenler nazar-ı dikkate alınmadığı için başına besmele konul­mamıştır. Meşhur olan görüş ise Tevbe sûresinin kılıçla ve anlaşmala­rı bozanlara karşı indiği için başında besmelenin bulunmadığıdır. Bu konuda sebep, izah ve görüş olarak başka şeyler de söylenilmiştir. Ba­zen de bunun bir sebebi ve illeti bulunmadığı, bir hikmeti bulunduğu ifade edilmiştir. Alimlerden bazıları bu hikmeti şöyle ifade etmişlerdir: Besmelenin Tevbe sûresinin başında bulunmaması, besmelenin her sû­renin bir âyeti olduğuna işaret eder. Çünkü uygulamayla yapılan bir is­tisna sözle yapılan bir istisna gibi genel bir ölçüdür.


Bu iki sûre arasındaki münasebet ve uyuma gelince bu, diğer sû­reler arasındaki münasebet ve uyumdan daha açıktır. Dinin usulü ve füruu, ilahi kanunlar ve yasama, savaş hükümleri, savaşa hazırlık ve savaşta başarı kazanmanın yollan, diğer psikolojik ve mali konular, anlaşmalar ve sözleşmelere dair hükümler, bunların korunması ve ge­rektiğinde bozulması, savaş ve barış esnasında müminlerin ve kâfirle­rin birbiriyle dostlukları, samimi müminlerin, kâfirlerin, günahkarla­rın, münafıkların ve kalplerinde hastalık bulunanların durumları gibi pek çok konuda Tevbe sûresi sanki Enfal sûresinin bir tamamlayıcısı gibidir. Bu konulardan bazıları Enfal sûresinde başlayıp Tevbe sûresin­de tamamlanıyor. Şayet Kur'an'ın sûreleri ve miktarları nassa bağlı olmasaydı (yani vahiy yoluyla Allah tarafından belirlenmiş olmasaydı) şu söylediğimiz şeyler, bu ikisinin tek sûre olduğunu söyleyen kimse­lerin görüşünü mana yönünden teyit etmiş olurdu. Nitekim -sûrelerin, uzunluğuna ve kısalığına, yedi uzun sûrenin arka arkaya gelişine ve miun grubuna ait olan sûrelerin onları takibetmesine göre tertibi açısın­dan da bu görüşü teyit edebiliriz.


İki sûre arasındaki münasebet ve uyumun örnekleri:


1. Ahitler Enfal sûresinde zikredilmiş, bunların ayrıntısına ve özellikle birincide düşmanların ihaneti kaydına bağlanan ahidlerin bo­zulması konusuna Tevbe sûresinde girilmiştir.


2.  Müşrikler ve ehl-i kitapla savaşmak her iki sûre de de anlatıl­mıştır.


3. Enfal sûresinde müşriklerin insanları Mescid-i Haram'dan alı­koydukları anlatılır. Halbuki onlar Mescid-i Haram'ın dostu değildirler.


Onun dostlan ancak muttakilerdir/müminlerdir. (Enfal/34) Tevbe sûresinde ise şöyle buyurulur:


Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şa­hitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selahiyetleri yoktur... (Tevbe/17)


4. Enfal sûresinin başında sırayla önce olgun müminlerin özellik­leri, sonra kâfirlerin bazı özellikleri, daha sonra da sûrenin sonunda her iki grup arasındaki dostluk ilişkileri anlatılır. Tevbe sûresinin pek çok yerinde buna benzer şeyler anlatılır.


5. Enfal sûresinde Allah yolunda mal harcamak teşvik edilir. Tev­be sûresinde buna benzer teşvikler, daha geniş ve daha açık bir şekilde yapılır. Enfal sûresinde ganimetlerin nerelere sarfedileceği, Tevbe sû­resinde ise sadakaların/zekatların sarf yerleri anlatılır.


6. Enfal sûresinde münafıkların ve kalplerinde hastalık bulunanla­rın bahsi bir tek âyette geçtiği halde Tevbe sûresinde onlardan daha ge­niş bir şekilde bahsedilir. Hatta o kadar ki, şayet sûrelerin isimleri içtihatla tesbit edilmiş olsaydı bu sûrenin Münafikûn sûresi diye isimlen­dirilmesi daha uygun olurdu.


İmam Muhammed ibn Ebi Bekr ibn Abdilkadir er-Razi el-Mesâiî isimli eserinde diğer sûrelerden farklı olarak Tevbe sûresinin başında besmelenin terkedilmesinin sebebini şöyle izah eder:


Enfal ve Tevbe sûrelerinin birbirine benzemesi dolayısıyla bunla­rın iki sûre mi, yoksa tek sûre mi olduğunda sahabe ihtilaf edince, bu ikisinin ayrı ayrı sûreler olduğunu söyleyenlerin görüşüne ri­ayet ederek aralarında bir boşluk bıraktılar, ikisinin tek bir sûre ol­duğunu söyleyenlerin görüşüne riayet ederek de aralarındaki bes­meleyi terkettiler. Bunu söyleyenlerden birisi de Katade'dir.


Bir görüşe göre de bunun sebebi şudur: Allah'ın ismi barış ve em­niyeti ifade eder. Tevbe sûresinde ise müşriklerin öldürülmesi ve onlar­la savaşılması emri vardır. O halde besmelenin bu sûrenin başına ya­zılması uygun değildir.

Bu Bölümdeki(15) Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sorularla İslam-15.Bölüm
  • Sorularla İslam-Bölümler
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




 

SORU: Tevbe sûresinin başında niçin besmele zikredilmemiştir? Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.