☝📖İbrahimi ﷺ Muhammedi ﷺ Hanif İslam📖☝﷽𐰃𐰠𐰯☝📖المحمدية☝Muhammediyye📖☝𐰃𐰠𐰯༺الله أكبر ༻

☝المحمدية☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي 📖 علي الكتاب و السنة☝

Online Arapça Dersleri Video İzle,Arapça Sarf,Arapça Nahiv Video,Arapça Dilbilgisi Video,Online Arapça dilbilgisi Dersleri,islami ilimler,Kuran tefsiri video izle,islami dini sohbet izle,İslami sorular cevaplar,Muhammediyiz-Arapça Dersleri Temel İslami İlimler-Arapça Dersleri,Online Arapça Dersleri Video,İslami ilimler Video Dersleri,

Soru: Müslümanlar arasında yaygın olduğu şekliyle mevlit kutla­maları hakkındaki görüşünüz nedir? Bu törenlerin ıslah edilip düzeltil­mesi için neler önerirsiniz?

Sorularla islamiyet-15->Cevap: Önce "Mevlit kutlaması1' tabirinin ne anlama geldiğinde anlaşmamızın uygun olacağı kanaatindeyim. Bu törenle, bu gecenin özel bir gece olduğuna inanmak veya bu geceyle herhangi bir ibadet arasında söz, hareket ve amel olarak bir irtibat kurmak anlamı kastedi-liyorsa bunun dinde ve İslâm'da herhangi bir yerinin ve hükmünün ol­madığında anlaşmamız gerekir. Çünkü ne Kur'an'da ne de sünnette Hz. Peygamber'in (s.a) doğduğu gece ile sözlü veya fiili bir ibadet arasın­da herhangi bir bağ kurulmamıştır. Ancak bu törenler, Hz. Peygam-ber'e ait bir hatıra münasebetiyle insan zihnini ve ruhunu yüce duygu­lara ve güzel ahlak Örneklerine doğru yönlendirmenin bir fırsatı olarak değerlendirilebilir; Hz. Peygamber'in (s.a) şahsında canlanan şanlı bir tarihin sahifelerinde gezintiler yapılabilir, Hz. Peygamber'in hadisleri­ni tekrarlamak, onun rabbinden getirdiği Kitab'ı, yaratıcısının dinini ve çağırdığı İslâm hidayetini ve hükümlerini müzakere etmek için bu ha­tıraların canlandırılması bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu gaye­lerle mevlit törenleri düzenlenirse bunun güzel bir faaliyet olacağı ka­naatindeyim. Bu tür faaliyetleri ibadetin bir parçası, veya dinin bir hükmü ya da bir inanç konusu olarak değil, bilakis dinin kurallarını ve öğretilerini tekrar edeceğimiz ve gönüllerde canlı tutacağımız hoş za­manlar ve güzel fırsatlar olarak değerlendirmemiz ve bu hususta titiz­lik göstermemiz gerekir.


Çağdaş toplumlar çeşitli konular için çeşitli günler tahsis etmek­tedirler. Mesela ordu günü, barış günü, fakirlikle mücadele günü vs. gibi. Ben inanıyorum ki eğer biz "İslâmî günler" diyebileceğimiz kendimize ait günleri ihya etmezsek, sonuçta çağdaş dünyanın uydur­ma günleri kendi maddi ve manevi kültürel değerleriyle, şövenist, et­nik ve hizipçilik anlamlarıyla bizim hayatımıza hakim olacak ve İs­lâm'ın günlerini hatırlamaktan bizi alıkoyacaktır. Dinde bunun yeri olmadığı için bu günler kullanamaz diyen nazariyeyi kabul edecek


olursak, içinden nice nice hayrı ve iyiliği devşirebileceğimiz pek çok hatırayı değerlendirmemiş oluruz. Çünkü biz, hicret günü, Bedir sa­vaşı günü, Mekke'nin fethi günü, İsra günü, Ramazan geceleri ve di­ğer İslâmî gün ve geceleri İslâm'dan ve onun hükümlerinden söz et­menin bir fırsatı olarak görürsek bu günleri kutlamak pek çok hayır­lara vesile olacaktır.


Burada Önemli bir noktaya daha işaret etmek istiyorum. Belki işa­ret edeceğim bu noktadan hareketle mevlit kutlamalarında ideal bir yönteme yaklaşmış olacağız. O da şudur: Biliyoruz ki Rasûlullah'ın (s.a) doğduğu geceyi kesin olarak ve herkesin ittifak ettiği bi şekilde belirlemek mümkün olmamıştır. Müslümanlar arasında meşhur olan görüşe göre bu gece Rebiulevvel ayının 12. gecesidir. Fakat bu konu­da başka görüşler de vardır. Bazıları Rebiulevvel ayının onyedinci ge­cesi olduğunu söylemişlerdir. Bir rivayete göre de Rasûlullah (s.a) Re-biulevvelin dokuzuncu gecesi dünyaya gelmiştir. Bu konuda başka gö­rüşler de vardır. Bunlardan kimisi zayıf kimisi şazdır. Bu konuda mer­hum araştırmacı Mahmud Paşa el-Felekirnin Fransızca olarak kaleme aldığı Netaicu'l-Efhamfi Takvimi Kable'l-Islâm ve fi Tahkiki Mevlid'in-Nebiyyi ve Omrihi Aleyhisselam isimli bir kitabı vardır. Bunu merhum Ahmed Zeki Arabçaya çevirmiş ve 1305 hicri yılında Bulak'ta Emiriy-ye matbaasında basılmıştır. Ahmed Zeki o esnada İsmailiye şehri vali­liğinde mütercimdir. Daha sonra Arabçılığm meşhur üstadı olmuştur. Bu kitaba müracaat ettiğimiz zaman Mahmud el-Feleki'nin bu konuda­ki bütün görüşleri tek tek ele aldığını ve tarihi, astronomik ve ilmi araş­tırmaların Hz. Peygamber'in Rebiulevvel ayının dokuzunda dünyaya geldiğini isbat ettiği kanaatine vardığını görürüz. Mahmud Paşa el-Fe-leki daha sonra şu sözlerle konuyu bitirir; "Bütün bunların özeti şudur: Hz. Peygamber fs.a) efendimiz Rebiulevvel ayının 9'unda Pazartesi günü dünyaya gelmiştir. Bunun miladi takvimdeki karşılığı 20 nisan 571'dir. Bu araştırmaya güven ve (kör) taklidin esiri olma."


Ben bunu Mahmud Paşa el-Feleki'nin görüşüne katılmak veya onu reddetmek maksadıyla anlatmıyorum. Benim dikkat çekmek iste­diğim nokta şudur: Rasûlullah'ın doğduğu gece hakkındaki bu ihtilaf­lar, bizim mevlit kutlamalarını muayyen bir geceye bağlı kalarak yapamayacağımızı ifade ediyor. (Bunda da bir hayır vardır, çünkü) böy­lece bu gecenin itikadı veya ibadet anlamıyla ihya edildiği şüphesi de ortadan kalkmış oluyor. Bundan hareketle açık sözlü pek çok davetçi Rebiulevvel ayının tamamının mevlit ayı olduğunu söylemişlerdir. Rebiulevvel ayının başından itibaren mevlit kutlamalarına başlarlar, ayın sonuna kadar bu kutlamalar devam eder. Bu kutlamalar esnasın­da Hz. Peygamber'in şahsiyetinden, hayatından ve çeşitli yönlerinden söz ederler.


O halde biz bu gecenin kendisini ihya etmeyiz. Çünkü bu gece so­yut bir gecedir. Ancak biz Rasûlullah'ın doğduğu günü veya ayı onun hayatına ait olayları tekrar hatırlamak, cihad ve davetinin çeşitli aşa­malarını tekrar gözden geçirmek için bir fırsat olarak değerlendiririz.


Tarihteki mevlit kutlamalarını gözden geçiren bir kimse şu iki na­hoş durumdan birisini müşahade eder: Aşırılıklar ve sapmalar. Mevlit kutlamaları için çok büyük masrafların yapıldığını ve bu kutlamalarda dinin aslıyla, kurallarıyla ve müslümanların menfaatiyle genellikle hiç­bir ilgisi bulunmayan görüntülerin ortaya çıktığını hep duymuşuzdur. Hz. Peygamber'in doğum günü münasebetiyle yapılan bu aşırılıklarla dolu kutlamalar bizi mutlu etmez ve biz bunların tekrarlanmasını arzu etmeyiz. Benim kendi kanaatimce işin en tuhaf yanı şudur: Bu tür aşı­rı mevlit kutlamaları düzenleyenler, çoğu zaman mezhebi, siyasi ve grupçuluk eğilimindeki samimiyetleri kadar bile İslâm'ın davetine ve prensiblerine karşı samimi olamıyorlar.


Bu aşırılıklardan sonra bazı zamanlarda mevlit kutlamalarının ar­kası kesildi. Sonra bu kutlamalar tekrar başladı. Fakat onlar bu kutla­maları bir takım kötülük ve günahları işlemek için bir fırsat bildiler. Böylece mevlit kutlamaları amacından saptırılmış oldu.


Sonunda çağdaş toplumlar mevlit kutlamalarında bir reform/yeni­lik yapmak istediler. Bunun için kutlamalardaki mevcut pek çok kötü­lük ve çirkinliği gerekçe gösterdiler. Mevcut kutlamalarda kadın erkek karışıklığı, açılıp saçılmalar, çirkin ve utanç verici durumlar bulunu­yordu. Hatta bu kutlamalar bahanesiyle,uyuşturucu kullanmalar ve da­ha pek çok haram işleniyor. Bunlar bu kutlamalarla ilgili bir yenilik yapılması gerektiğini söylediler. Fakat gerçekleştirilen bu yeniliklerin pek çoğu, uyulmasını istediğimiz dini değerler ve İslâmî prensibler he­sabına yapılmadı.


Mevlitte yenilikler yapmaya başladık: Mûsiki çadırları kuruluyor, çağdaş anlamda piyesler ve tiyatro gösterileri gerçekleştiriliyor ve pek çoğu İslâmî açıdan güvenilir olmayan kitaplar satılıyor. Yani biz her zaman İslâm'a uygun bir yenilik yapmadık.


Mevlit kutlamalarında zaman zaman aşırılıklar zaman zaman da amacından sapmalar görüldüğü gibi yapılacak yeniliklerde aşırı gi­deceğimizden ve bu kutlamalarda muhafaza etmeyi arzu ettiğimiz dinin sınırlarından ve şeriatın çerçevesinden uzaklaşacağımızdan korkuyorum.


Bütün bunlardan sonra beklenen soru şudur: Hz. Peygamber'in doğumunu kutlamak için ne yapmamız gerekir? Hatırladığıma göre merhum Muhammed Reşid Rıza'dan Hint müslümanlarınm yaptıkları törenlerde okunan mevlit konusunda bir makale yazması veya araştır­ma yapması istenmişti. 1350 hicri senesinde Hulâsatu's-Sirati'l-Mu-hammediyye ismini verdiği bir makale yazdı. Bu makalede Hz. Pey gamber'in hayatını özetledi.


Ertesi yıl, yani 1351 h. senesinin ilkbaharında İslâm'da kadın haklarından bahseden Nidâü'l-Cins'il-Latif diye bilinen kitabını kale­me aldı. 1352 h. senesinde el-Vahy'i!-Muhammedi isimli meşhur kita­bını yazdı. 1353 h. senesinde ise Yevmu Muhammed başlıklı makale­yi yazdı ve el-Menâr isimli dergide yayınlandı. Bütün bunları, bu gün münasebetiyle kutlamalar yapan Hindistanlı müslümanların ricasıyla yazdı. Reşid Rıza bundan önce 1916 senesinde Kıssatü'l-Mevlidi'n-Nebeviyyu'l-Muhtar isimli kitabını yazmıştı. O vakit sûfilerin şeyhi Muhammed Tevfik el-Bekri idi. Reşid Rıza'nın yazdığı kitabı, mevlit gecelerinde daha önceden okunan kıssaların yerine okutmaya başla­dı. Önceleri okunan o kıssaların içerisinde Hz. Peygamber'in hayatı­nı anlatan sağlam kaynaklardaki gerçeklerle uyuşmayan çok sayıda uydurulmuş hikayeler vardı. Reşid Rıza bu kıssayı önce el-Menar'da., sonra da müstakil olarak yayınladı. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:


Hz. Peygamber'in hayatını anlatmak İslâm'ın prensiblerine ve şeriatın ahkâmına insanları yeniden davet etmek için mevlit kutlamalarını bir fırsat olarak değerlendirmemiz güzel olur. Biz yaşadığımız şu çağdaş toplumda buna her zamankinden daha fazla muhtacız. Çünkü pek çok yabancı veya dini düşünceden uzak kültür dalgaları şu anda halkın kafasını ve gönlünü işgal etmektedir. Bu maddi, sosyal ve sanatsal kültür tufanının yanında İslâm kültürünün kaynaklarından beslenen kafi miktarda bir kültür sermayesinin de olması gerekir. İnsanları İs­lâm kültürüne doğru yönlendirmek için bu ve benzeri münasebetler­le çok geniş imkanlara ulaşmak mümkündür. Hicret günü, mevlit gü­nü, Bedir'i anmak, Mekke'nin fethini anmak, Miraç gecesi, Berat ge­cesi, bayram geceleri ve Kadir gecesi gibi geceler bunun için birer vesiledir.


Sonra mevlit kutlamalarıyla ilgili olarak bazı tekliflerde bulun­mak istiyorum: Bu tür anma günlerinde talebelerin görecekleri ilk der­si Hz. Peygamber'in (s.a) örnek şahsiyetinin anlatıldığı bir ders haline getirmeliyiz ve bu dersi ilkokuldan üniversiteye kadar eğitimin bütün kademelerinde yaygınlaştırmalıyız. Bunun yanısıra gazete ve dergiler­de Peygamber'in siretine ve davetine dair yazılar yazılmalı, konferans­lar verilmeli, toplantılar düzenlenmeli ve mevlit günü İslâmî kongreler için bir fırsat bilinmelidir. Bir yarışma düzenlenerek Hz. Peygamber hakkında yazılacak en güzel eserler için ödüller dağıtılmalıdır. Yüce Peygamber'in tarihi Mevlit Kandili münasebetiyle kullanabileceğimiz malzemenin önemli bir bölümünü teşkil der. Mesela; Hz. Peygamber (s.a) bir yetim idi: Babasını daha doğmadan önce kaybetmişti. Annesi­ni ise çocukken kaybetmişti. Bununla beraber bu yetim rabbinin lutf u keremiyle kainatınn en büyük ıslahatçısı olmuş ve dünyayı iyiliğe, doğruluğa ve aklın yoluna yönlendirmiştir. Keşke biz her sene toplum­daki yetimleri ve yetim hükmündeki zayıf ve sakatları kalkındıracak tesis ve kurumlan açmak için bu mevlit kutlamalarını bir fırsat olarak bilmiş olsaydık.


Mevlidin hatıralarını bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekir. Bu kutlamaların içerisinde İslâm toplumunda bulunan yetimlere ayn bir önem ve ihtimam göstermeliyiz. Bu ihtimamı sadece onlara şefkat


ve iyilik olsun diye değil, bilakis çağdaş toplumun tanıdığı bütün hak­ları bu yetimlere vermemiz gerektiği için göstermeliyiz.


Mevlit kutlamalarının bidatlardan uzak ve doğru bir şekilde yapı­labilmesi için mevlidi anmak münasebetiyle Hz. Peygamber'in kişili­ğini Kur'an-ı Kerim'in anlattığı şekilde almamız gerekir. Bugüne ka­dar içimizden hiçbir yazar Hz. Muhammed'i Kur'an'm anlattığı gibi ayrıntılı bir sekide ele almamıştır. Kur'an'a göre Hz. Muhammed ko­nusu mevlit kutlamalarının en önemli madde başlıklarından biri olabi­lir. Şayet bunu biz ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde ortaya koyabilirsek bunun, İslâm'ın ve İslâm peygamberi Hz. Muhammed'in tanıtımında büyük bir değeri ve yeri olacaktır.


Son olarak "Mevlit kıssası"na temas edelim. Mevlit kıssası baş­langıçta Hz. Peygamber'in hayatıyla ilgili az sayıda tarihi gerçeklerin yanında pek çok efsaneyi de ihtiva ediyordu. Nice zamandır insanlar bu kıssaya karşı bir tavır aldılar ve onu değiştirmeye çalıştılar. Nihayet merhum Abdullah Afifi el-Mevlid'ûn-Nebeviyy'ül-Muhtar kıssasını ka­leme aldı. Birinci kıssadaki siret gerçeklerine ilave edilen hurafelerin aksine, merhum Abdullah Afifi'nin kıssasında güzel bir üslup, gerçek­lerin beyanında titizlik ve ibaresinde de kolaylık hakimdir. Müslüman halkın kendi dinlerinin prensiblerini kolayca anlayacakları, özümseyip istifade edebilecekleri bir üslupla kaleme alınmıştır.


Şayet bir müslüman âlim veya bir âlimler topluluğu Hz. Peygam­ber'in sireti hakkında tarihi gerçeklere dayanan, ibaresi gayet açık ve kolay anlaşılır ve üslubu tatlı bir mevlid kıssası kaleme almış olsalar­dı, Hz. Peygamber'in doğumunu kutlama merasimleri, bu kıssanın yar­dımıyla daha güzel bir şekle bürünürdü.


Kısacası, Hz. Peygamber'in hayatı ve İslâm'ın prensibleri ihmal edilmemesi ve istenilen şekilde icrasında kusur Edilmemesi gereken güzel bir iştir. Ancak, mevlit kutlamalarını veya mevlid gecelerini ih­ya etmeyi İslâm'ın bir hükmü olarak görmek doğru değildir. Çünkü bu konuda hiçbir Kur'an ayeti ve hiç bir hadis mevcut değildir.  

Bu Bölümdeki(15) Diğer Sorular için aşağıdaki menüye bakınız↷↷↷
  • Tevhid
  • Kur'an
  • Sorularla İslam-15.Bölüm
  • Sorularla İslam-Bölümler
  • ☝📖 المحمية 📖☝


https://www.muhammediyye.org/

📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖

                   Öğrencilerimize önemli hatırlatma;


اعوذ بالله من الشيطان الرجيم

 بسم الله الرحمان الرحيم

 الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين

Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi  efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.

Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.

   📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖

             S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks

الامام سيد محمد الهاشمي

Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷




 

Soru: Müslümanlar arasında yaygın olduğu şekliyle mevlit kutla­maları hakkındaki görüşünüz nedir? Bu törenlerin ıslah edilip düzeltil­mesi için neler önerirsiniz? Rating: 4.5 Diposkan Oleh: ☝الاامام سيد محمد هاشمي الموسوي☝المحمية

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.