Sorularla islamiyet-15->Cevap: İtidal, dünya işlerinde ifrat ve tefritin arasındaki orta yol demektir. Bu, İslâm'ın ve Kur'an'in yoludur. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun. (İsra/29)
Fakat içimizdeki bazı erkekler sanki bu kaideye inanmıyor görünüyorlar. Bu ölçüyü kabul etmiyorlar. Özellikle kadınlara karşı davranışlarında ve evlerinin içindeki hal ve hareketlerinde bu kurala uymuyorlar. İdeal bir erkek, dışardaki hayatı metanetle, kararlılıkla, mertçe ve ağırbaşlılıkla karşılar. Evine döndüğü zaman ise -ki evi onun küçük yuvasıdır, has bahçesidir ve güven mahallidir- tam bir neşe, sevinç, nezaket ve güzel ahlak numunesi olur. Bunun içindir ki Hz. Ömer (r.a) şöyle der: "Erkeğin ailesi arasında çocuk gibi olması gerekir. Onun yanında bulunan şeyleri istedikleri zaman bir erkek olarak bulunur".
Bunun ötesinde, dışarıda olumsuz şartlar altında, yaşam mücadelesi, liderlik zarureti, bir topluluğun yönlendirilmesi veya iş disiplini gibi sebepler yönünden öfkelenmek, kızmak ya da ciddi bir tavır takınmak zorunda kalsa bile, bütün bunlan evinin kapısında bırakmalı, ailesiyle ferah bir gönülle, mutlu bir halde ve yeni bir görünümle karşılaşmalı, bazı durumlarda böyle davranmak çok zor bile olsa tebessümü hiç eksik etmemelidir. Çünkü zavallı eşi onun yokluğunda uzun bir süre yalnızlığa alışmayı ve yalnızlıktan kurtulmayı bekledi durdu. Hem dışarıda, hem de evinde kendi eliyle hayatının düzenini bozmak iyi bir ahlak ve güzel bir yöntem değildir.
İşte Hz. Muhammed (s.a)... peygamberlerin lideri... nebilerin sonuncusu... Allah'ın bütün yarattıklarının en üstünü....O, hiç durmadan Allah yolunda cihad eder. Müşrik ve kafir düşmanlarıyla devamlı karşı karşıya gelir. Davetin, insanların ve hayatın her türlü sıkıntısını taşır. Sinirleri yıpratıcı herşeye karşı bütün gayretini ortaya koyar. Kemalin ve yüceliğin nurları etrafa hep ondan yayılır. Fakat evine döndüğü andan itibaren hemen daha kapıdan girmeden üzerindeki cihad ve ciddiyet elbisesinden sıyrılır, şefkatli ve saygın bir eş, hoş sohbet bir arkadaş ve üslubu güzel bir dost elbisesine bürünür. Artık evinde, Allah'ın yarattıklarının en üstünü, kadınlarına karşı davranışında insanların en şakacısı, en tatlı dillisidir. Sözleriyle ruhları ve gönülleri kendisine bağlar. Evinin içinde nübüvvet makamının sahibi olduğunu hiç belli etmez, ashabı arasındaki eşsiz heybetini ev halkına hissettir-mezdi. Ev işlerinde ailesine yardım eder, ayakkabıları tamir eder, elbiselerini yamar, kovayı onarır, koyun sağar ve içmesi için kedinin önüne kabı eğerdi.
Hz. Peygamber (s.a) ailesine gücünün yettiği kadar neşe ve sevinç saçmaya çalışırdı. Mesela torunları Hasan ve Hüseyin'i memnun etmek için sırtında taşırdı. Onunla oynasınlar diye Aişe'nin yanına Ensar'm kızlarını getirirdi. Onların yanında oynadıkları küçük bebekler görür ve bunu yadıgamazdı. Aksine onların bu bebeklerle oynamalarına gülerdi. Hz. Aişe'ye olan sevgisini, meylini ve ihtimamını izhar etmek için her türlü sebebe başvururdu. Hz. Aişe bir kaptan bir şey içtiği zaman, onun ağzını koyduğu yere ağzını koyar ve oradan kendisi de içerdi. O, bir şey yediği zaman onun yediği yerden ya da yakınından yerdi. Onun kucağına yaslanır, zaman zaman onu onore etmek için bu vaziyette iken Kur'an okurdu. Bunda şaşılacak bir durum yok; çünkü o, Allah Teâlâ'nın çok merhametli ve çok şefkatli olarak vasıflandırdığı yüce bir peygamberdi.
Bu yüce ahlaki Özelliklerinden dolayı eşinin kalbine girer, onu rahatlatır ve teselli ederdi. Dine veya ahlaka aykırı olmayan hiçbir harekete ve eğlenceye mani olmazdı. Mesela evinin önünde nezih sportif hareketler içinde salma salına kılıç oyunları oynayan Habeşli bir grubu görür bunların oyunlarını omuzuna dayanarak seyretmesi için Hz. Aişe'ye müsade etmiş, bir müddet seyrettikten sonra: "Yeter mi Aişe?" demişti. Aişe: Acele etme? demiş, bir müddet bekledikten sonra ikinci defa: "Yeter mi Aişe!" demişti Aişe tekrar Acele etme demiş, Hz. Peygamber üçüncüsünde de aynı şeyi söylemiş, Hz. Aişe artık yeterli görmüş ve: Evet! demişti. Sonra odasına geri dönmüştü.
Yine Hz. Peygamber, Hz. Aişe'yle evliliklerinin başlangıcında onunla koşu müsabakası yapmıştı. O esnada kilosu hafif olan Aişe çok atikti. Seneler sonra Hz. Aişe'yi yarışa davet etti ve tekrar müsabakaya tutuştular. Bu esnada Hz. Aişe biraz şişmanlamış ve hareketleri ağırlaşmıştı. Hz. Aişe yarışa hazırlanmak için elbisesini ortasından bağlamıştı. Yarışa başlayacakları yeri belirlemek için bir çizgi çektiler. Yarıştılar ve bu sefer yarışı Hz. Peygamber kazandı. Rasûlullah yarıştan sonra şöyle latife etti: İşte bu onun rövanşıdır!
Hz. Peygamber, bu güzel, tatlı ve hoş şakaları sadece eşlerinden birisine değil, hepsine yapardı. Onlarla karşılaştığı zaman bu saf ve rahatlatıcı şakaları icat etmeye çalışırdı.. Sevgili eşi Hz. Aişe (r.a) Haci-re isimli bir tatlı yapmıştı. Bu, un ve sütle ya da yağla pişirilen bir tatlı idi. Rasûlullah (s.a) eve geldi. Daha sonra (diğer) eşi Şevde bintu Zem'a da geldi. Hz. Aişe, Hz. Sevde'ye dedi ki: "Buyur ye!" Hz. Şevde "Ben bundan hoşlanmam" deyince, Hz. Aişe dedi ki: "Vallahi ya bundan yersin, ya da bunu senin yüzüne bularım!" Hz. Şevde: "Ben onun tadına bakmam" deyip yememekte ısrar edince, Aişe validemiz bunun üzerine tabaktaki tatlıdan eliyle bir miktar aldı ve şaka yollu Hz. Sevde'nin yüzüne sürdü. Rasûlullah (s.a) ikisinin arasında bulunuyordu. Sevde'ye yol açtı o da tabaktan eliyle bir miktar alarak, Hz. Ai-şe'nin yüzüne sürdü, Rasûlullah (s.a) aile fertleri arasındaki bu sevgi ve muhabbet havasından dolayı mutlu bir şekilde gülüyordu.
Hatta onun ahlaki güzellikleri, latif karakteri ve asaleti, kızmasının beklendiği ve öfkelenmesinden korkulduğu durumlarda bile ortaya çıkardı. Bir gün hanımlarından birisiyle kendisinin arasında basit bir tartışma çıkmıştı. Öfkenin şiddetinden hanımı ona: "Sen de peygamber olduğunu zannediyorsun, öyle mi!" deyivermişti. Bu ağır ifadeye rağmen Rasûlullah onun sözüne sadece tebessüm etti, sanki öfke ateşinin üzerine bol su dökerek onu küle dönüştürdü!
Aişe validemizle aralarında bir tartışma çıkmıştı, Hz. Aişe'nin babası Hz. Ebû Bekir'in hakemliğine müracaat ettiler. Hz. Peygamber (s.a) Hz. Ebû Bekir'in yanında Hz. Aişe'ye dedi ki: "Ya Aişe önce sen mi konuşursun, yoksa ben mi konuşayım?" Hz. Aişe şöyle dedi: "Önce sen konuş, fakat sadece gerçeği söyle!" Hz. Ebû Bekir, kızının bu ağır ifadesi üzerine ona öyle bir tokat vurdu ki Hz. Aişe'nin yüzünden kan geldi ve kızma şöyle dedi: "Ey nefsinin düşmanı! Hiç Allah'ın Ra-sûlü gerçeğin dışında bir şey söyler mi?" Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir'in kızını tokatlamasına çok üzüldü. Hemen ikisinin arasına girerek Hz. Ebû Bekir'e şöyle dedi: "Seni böyle yapasın diye çağırmadık!" Kısa bir müddet sonra evlilik hayatının mutlu günlerine tam olarak geri döndüler. Bu ahlakta tuhaf ve şaşılacak bir taraf yoktur. Çünkü Mu-hammed (s.a) şu sözleri söyleyen kimsedir:
Sizin en hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olamnızdır. Ben, sizin içinizde ailesine karşı en hayırlı olanınızım.
Sizin dünyanızdan bana kadınlar ve güzel koku sevdirildi; ama gözümün aydınlığı namaz oldu.
Hz. Peygamber (s.a) çoğu zaman şöyle dua ederdi:
Allahım! Şeklimi güzel yarattığın gibi ahlakımı da güzelliştir!
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O'nun belgelerindendir. Şüphesiz bunlarda, bilenler için dersler vardır. (Rum/21)
Onlarla (kadınlarınızla) güzellikle geçinin. (Nisa/19) Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurur:
Kadınlarınız hakkında Allah'tan korkun. Ey erkekler! Kadınlara defalarca size itaat etmelerini ve sizin haklarınız konusunda Allah'ın emirlerine uymalarını söylediğimize göre, size de onlara tahakküm ve haksızlık etmemenizi hatırlatmamız adaletin bir gereğidir. Kadın yumuşak bir yapıya sahiptir.
Güzel bir muameleye, düzeltilmeye ve doğrultulmaya müsaittir. Fakat kötü bir muamele ve şiddet onu taşkınlığa ve inatçılığa iter.
Hadis-i şerifte de belirtildiği gibi o eğri kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kadınlara haksızlık yaptığınızda unutmayın ki bir kadın, azgın bir erkeğin elinde onun kullandığı bir eşya ya da alıp satacağı bir
meta değil, aksine İslâm'ın ve Kur'an'ın hükmeyle bir takım haklan ve saygınlığı olan bir insandır. Allah'ın sizi görüp gözettiğini bilin ve kadınlar hakkında adaletli olun!
- Tevhid
- Kur'an
- Sorularla İslam-15.Bölüm
- Sorularla İslam-Bölümler
- ☝📖 المحمية 📖☝
☝https://www.muhammediyye.org/☝
📖-المحمية علي الكتاب و السنة الصحيحة-📖
Öğrencilerimize önemli hatırlatma;
اعوذ بالله من الشيطان الرجيم
بسم الله الرحمان الرحيم
الحمد لله رب العالمين وحده لا شريك له و محمد رسول الله لا رسول و لا نبي بعده و الصلاة و السلام علي آله واهل بيته و اصحابه و امته اجمعين
Kovulmuş şeytandan,Her şeyin yaratıcısı tek rabb,tek ilah,tek gerçek egemen,rahman ve rahim olan Allaha cc sığınırız,her türlü kulluğun,ibadetin,itaatin,faydalı amellerin ve sözlerin tümü sadece ve sadece onun rızası içindir,salatü selam bütün peygamberlerin peygamberi efendimiz,rehberimiz,önderimiz ve örneğimiz Hz Muhammed Mustafa aleyhi efzalussalati vesselama,aline,temiz ehli beytine,davası uğruna savaşan ashabına ve yolunda yürüyen ümmetine olsun.
Sitemizde yeralan çalışmalarımız;başta yüce kitabımız Kur'anı Kerim olmak üzere,temel İslami kaynakların anlaşılmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır.Bu çalışmalarda bizlerden ilgisini,yardım ve desteğini esirgemeyen kardeşlerimizden ve cümle müslümanlardan. Allah razı olsun.
📖☝المحمدية علي الكتاب و السنة☝📖☝Muhammediyye☝📖
S.Muhammed Kayaalp El-Haşimi Ks
الامام سيد محمد الهاشمي
Destek olmak isteyen kardeşlerimiz iletişim formundan bize yazınız,Allah razı olsun.S.Muhammed Kayaalp (el-Haşimi) Ks--Arapça Dersleri-İslami Sohbetler-Tevhid-Tefsir-Hadis-Fıkıh-Fetvalar-İrşadlar...↷↷↷↷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.